Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Ekonomik Kriz ve İktisat
Günümüzde ekonomik kriz her aileyi etkilemektedir. Acaba çaresi nedir? Kur’an’da israftan kaçınmamız emrediliyor. “Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. A'râf Suresi – 7-31. Ayet”
İsraf konusunu dört ana başlıkta ele alıp, inceleyebiliriz: Bunlar; geleceğimizi israf etmemek, bize verilen nimetleri israf etmemek, çok kıymetli olan vaktimizi israf etmemek, çocuklarımızdan ödünç aldığımız şu dünyamızı israf etmemek.
İsrafın zıddı iktisattır.
Burada “İktisat Risalesinden” aldığım bazı hakikatleri siz okuyucularımla paylaşayım.
“Yiyin, için, fakat israf etmeyin.” A’râf Sûresi, 7:31. Ayeti iktisada kesin emir ve israftan açık bir şekilde yasaklama suretinde gayet mühim bir hikmet dersi veriyor.
Bütün varlıkların yaratıcısı olan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah insanlara verdiği nimetlerin, lütufların mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır. Nimete karşı zarar verici bir hafife almaktır. İktisat ise, nimete karşı ticaretli bir saygı göstermedir.
Evet, iktisat:
hem bir mânevî şükürdür.
Hem nimetlerdeki Allah’ın rahmetine karşı bir hürmettir.
Hem kesin bir surette bereket sebebidir.
Hem bedene perhiz gibi bir sağlıklı olmanın kaynağıdır.
Hem mânevî dilencilik aşağılanmasından kurtaracak bir şeref ve üstünlük sebebidir.
Hem nimet içindeki lezzeti hissetmesine ve dış görünüş itibariyle lezzetsiz görünen nimetlerdeki lezzeti tatmasına kuvvetli bir sebeptir.
İsraf ise, adı geçen hikmetlere, faydalara muhalif-zıt olduğundan, korku ve dehşet verici neticeleri vardır. Konu ile ilgili Bir hikaye-kıssa;
Bir zaman, Hazreti Gavsı Âzam Şeyh Abdülkadir-i Geylânî’nin terbiyesinde, nazlı ve ihtiyarca bir hanımın bir tek evlâdı bulunuyormuş. O muhterem yaşlı kadın, gitmiş oğlunun hücresine, bakıyor ki, oğlu bir parça kuru ve siyah ekmek yiyor. O riyazattan, az gıda ile geçinmekten zayıflığıyla, annesinin şefkatini çekmiş. Ona acımış.
Sonra Hazret-i Gavs’ın yanına şikayet için gitmiş. Bakmış ki, Hazret-i Gavs, kızartılmış bir tavuk yiyor. Nazlı olmasından demiş: “Ey Üstat! Benim oğlum açlıktan ölüyor; sen tavuk yersin!”
Hazret-i Gavs tavuğa demiş: [“Kum biiznillâh! ”-Allah’ın izniyle kalk (diril)]
O pişmiş tavuğun kemikleri toplanıp tavuk olarak yemek kabından dışarı atılmış. Bunu güvenilir ve sağlam kişi çok zatlardan, Hazret-i Gavs gibi harika kerametlere mazhariyeti dünyaca meşhur bir zatın bir kerameti olarak nakledilmiş. Bu nakil manevi tevatürle (Yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan toplulukların bir haberi aktarması olarak) nakledilmiş. Hazret-i Gavs demiş: “Ne vakit senin oğlun da bu dereceye gelirse, o zaman o da tavuk yesin.”
İşte, Hazret-i Gavs’ın bu emrinin manası şudur ki: Ne vakit senin oğlun da;
ruhu cesedine,
kalbi nefsine,
aklı midesine hâkim olsa
ve lezzeti şükür için istese, o vakit leziz şeyleri yiyebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.