Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Kuddüs İsmi
Allah’ın İsm-i Âzam olarak adlandırılan altı isim vardır. Bunlar Ferd, Hay, Kayyum, Hakem, Adl, Kuddüs isimleridir. Biz burada Kuddüs isminden bahsedeceğiz. Ayette mealen : "Yeri de döşeyip düzenledik. Biz ne güzel donatıcıyız!" Zâriyât Sûresi, 51:48. Mucizane hitabında bulunulur.
Bu ayet hem Allah’ın varlığını görünmesinin kemali ile hem Allah’ın birliğini tam bir açıklıkla gösterir. Bu nasıl oluyor?
Bu kâinat ve bu dünya, devamlı işler bir büyük fabrika ve her vakit dolar boşalır bir han, bir misafirhanedir. Halbuki böyle işlek fabrikalar, hanlar ve misafirhaneler pisliklerle, enkazlarla, süprüntülerle çok kirleniyorlar, bulaşık oluyorlar ve kokuşmuş maddeler her tarafında birikiyorlar. Eğer pek çok dikkatle bakılmazsa ve temizlenmezse ve süpürülüp temizlenmezse, içinde durulmaz; insan onda boğulur.
Halbuki bu kâinat fabrikası ve yeryüzü misafirhanesi o derece parlak, temizdir. Ve o kadar kirsiz ve bulaşıksızdır ve kokuşmuşluk yoktur ki, bir lüzumsuz şey ve bir menfaatsiz madde ve tesadüfî bir kir bulunmaz.
Görünüşte bulunsa da, çabuk bir dönüştürme makinesine atılır, temizlenir.
Demek bu fabrikaya bakan Zat, çok iyi bakıyor. Ve bu fabrikanın öyle temizlemeci bir Sahibi var ki, o koca fabrikayı ve o büyük sarayı küçük bir oda gibi süpürtür, temizler ve düzenler. Ve o pek büyük fabrikanın büyüklüğü nispetinde atıkları (pislikleri) ve enkazından kalma kirli maddeleri, süprüntüleri bulunmuyor. Belki büyüklüğü nispetinde temizliğine ve paklığına dikkat ediliyor.
Bir insan, bir ayda yıkanmazsa ve küçük odasını süpürmezse çok kirlenir, pislenir. Demek bu âlem sarayındaki paklık, saflık, nuranîlik, temizlik, sürekli olarak hikmetli bir temizlemeden, bir dikkatli temizlemekten, yıkayıp pak etmekten tahir (temiz) kılmaktan ileri geliyor. Ve eğer o daimî temizlemek ve süpürmek ve dikkatle bakmak olmasaydı ne olurdu? Bir senede bütün hayvanların yüz bin milletleri arzın yüzünde boğulacaklardı. Ve semaların fezasında tahrip olmaya ve ölüme sahip olan kürelerin ve uyduların, yıldızların enkazları, başımızı ve diğer hayvanların başlarını, belki dünyamızın başını kıracaklardı, dağlar büyüklüğündeki taşları başımıza yağdıracaklardı. Ve bizi bu dünya vatanımızdan kaçıracaklardı. Halbuki eskiden beri o yukarı âlemlerdeki tahrip ve tamirden, ibret almaya yarayan olarak, yalnız birkaç semavi taşlar düşmüşse de, hiç kimsenin başını kırmamış.
Hem zeminin yüzünde her sene ölüm ve hayatın değişmeleri ve döğüşmeleri yüzünden ne olacaktı? Yüz binler hayvanlar milletlerinin cenazeleri ve iki yüz bin bitkilerin taifelerinin enkazları, kara ve denizin yüzlerini fevkalâde öyle kirleteceklerdi. Şuur sahibi kişiler, o yüzleri değil sevmek, âşık olmak, belki öyle çirkinlikten nefret edip ölüme ve yokluğa kaçacaklardı.
Bir kuş kolayca kanatlarını ve bir kâtip, sekreter rahatça sayfalarını temizlediği gibi, bu uzayda uçak gibi uçan dünyanın ve bu semavi kuşların kanatları ve bu kâinat kitabının sayfaları da öylece temizleniyor, güzelleşiyor. Ahiretin hadsiz güzelliğini görmeyen ve imanla düşünmeyen insanlar, dünyanın bu temizliğine, bu güzelliğine âşık olurlar, aşırı derecede severler. (30. Lem’a’dan faydalanılmıştır.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.