Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Asker Kadir
Yaz tatiliydi. İlçede kaymakam yoktu. Vekaleten İlçe Milli Eğitim Müdürü bakıyordu.
Kadir biraz saftı. Ya da öyle görünmeye çalışıyordu. Bazen kendisini anlamazlığa vurur, bazen de bizi şaşırtırdı. Kadir’i gönderdim. Bir ay kaymakamlıkta çalışacağını söyledim. Sevinerek gitti.
Bir gün Kaymakam vekaletine bakan İbrahim Kırca’nın ilde işi vardı. Kadir’i sıkı tembihler.
“Sakın bu odadan ayrılma, gelen telefonlara cevap ver, not al. Ben gelince notlara bakar, geri dönüş yaparım.”
Kadir, kaymakam koltuğuna kurulur. Havası yerindendir. Arada gelip giden memurlar, koltuktan kalkmasını söylese de;
-Kaymakam Bey bana emanet etti. Asla kalkmam.
Vekalete bakan ilçe Milli Eğitim Müdürü’nü kaymakam sanmaktadır. Aksilik bu ya, o arada telefon çalar. Kadir, arkaya yaslanır, ayak ayaküstüne atar, telefonu açar;
-Buyuruuun. Ben Asker Kadir.
-Oğlum ben karakolu aramadım, kaymakamlığı aradım.
-Evet burası.
-Ben Bolu Kıbrısçık’tan oraya atanan yeni Kaymakam Hali Yavuz Kaya.
-Beni kandırmazsın. Burada kaymakam var. Sen niye geliyon ki?
-Oğlum sen kimsin, kaymakamlığa kim bakıyor, telefonu ona versene.
-Veremem. Kaymakam Sivas’a gitti. Şimdi ben bakıyorum.
-Sen kimsin oğlum?
-Asker Kadir.
-Kaymakamlıkta askerin işi ne?
-Sana ne? Beni kaymakam görevlendirdi.
-Oğlum kaymakam benim. Oradaki vekil. Yeni atandım. Kaymakamlık lojmanı var mı, evi getireyim mi? Ya da kalacak bir yer.
Kaymakamlık lojmanı daha yeni yapılmıştı. O zamana kadar bizim yatılı okulun lojmanlarında kalıyorlardı. Ama Kadir bunu bilmezdi. İlçe Sivas’a çok yakın olduğu için otel de yoktu. Gelen misafirlerin kalabileceği iki yer vardı. Biri bizim okulun misafirhanesi, diğeri de Devlet Üretme Çiftliği’nin misafirhanesi. Burada Besicilik yapıldığı için halk arasında İnekhane denirdi. Biz de İnekhane derdik. Kadir:
-Var, var. Gelebilirsin. Burada İnekhane var. Orada kalırsın.
Ulan sen benimle dalga mı geçiyorsun? Gelince bunun hesabını sana sorarım.
Kaymakam telefonu kapatır. Kadir ne yapsın? Kaymakamlığa gideli bir hafta olmuş, bu arada ilçeye gelen resmi misafirler, hep İnekhane’ye gönderilmiştir. Biz mecbur kalmadıkça misafir kabul etmezdik.
Yeni kaymakamımız nihayet gelmişti. Yolda karşıladık. Alıp makamına getirdik. Daha koltuğa oturur oturmaz, bizim hayırlı olsun dememize fırsat vermeden;
-Ben üç gün önce kiminle telefonda konuştum.
- Benimle konuşmadınız kaymakam bey.
Kırca bunu söylerken, kaymakamın kızgınlığını herkes gibi o da anlamıştı.
-“Ben Asker Kadir,” diyordu. Kimdir bu? Burada askerin işi ne?
Mesele anlaşılmıştı. Önce Asker Kadir’i gıyabında tanıttık, sonra şahsını. Kaymakam Kadir’le aralarında geçen yukarıdaki konuşmayı anlattı. İlçede uzun süre gülmek isteyenler bu olayı konuşmuştu.
(Ha Babam mı? De Babam mı? Hamdi Demirel, Tilki Kitap Yayınevi, 1. Basım, İstanbul 2020)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.