Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Nasreddin Hoca Fıkraları

Nasreddin Hoca güldürürken düşündürür. Nasreddin Hoca fıkraları hikmetlidir. Hikmetli olmayanlar uydurma ve hocaya yakıştırmadır. Nasreddin ismi yardımcı, imdada yetişen, dine yardım eden anlamlarına gelmektedir. Gelelim fıkralara:

Secdeye Kapanmasından Endişe Ediyorum

Hoca günün birinde Konya’ya gelir ve geceyi geçireceği bir hana gider. Hava da soğuk mu soğuk, rüzgârlı mı rüzgârlı… Gece olunca handan çatır çutur sesler gelmeye başlayınca, Hoca hancıya seslenir: “Hancı, hancı! Neredeyse bu han yıkılacak.” deyince hancı hiç oralı olmaz: “Hocam, bir şey olmaz, sen istirahat et, o duyduğun sesler binanın Allah’ı zikretmesidir.” der. Bunun üzerine Nasreddin Hoca dayanamaz ve; “Hancı, hancı! Ben de ondan korkuyorum. Zikrederken birden bire coşup da ya secdeye kapanırsa…” der.

Taşları Bağlamışlar, Köpekleri İnsanın Üzerine Salıyorlar

Hoca soğuk bir kış günü, eşeğine binerek başka bir köye doğru yola çıkar. Hoca, köye doğru yaklaştığında köpekler havlayarak üzerine doğru gelince o da savunmaya geçer ve yerde bulduğu taşlara sarılır, fakat taşlardan hiçbirisini yerinden kaldıramaz. Çünkü bütün taşlar buz tutmuştur. Hoca bir dener, iki dener, fakat kurtuluşun olmadığını anlayınca elini açar ve; “Allah’ım, burası nasıl bir memleket, şaşırdım. Görmüyor musun, taşlarını bağlamışlar köpeklerini insanın üzerine salıyorlar.” der.

Utancımdan Buraya Saklandım

Günün birinde Hoca’nın evine hırsız girer. Hoca da korkusundan bir dolabın içerisine saklanır. Hırsız evi epeyce bir karıştırdıktan sonra çalacak hiçbir şey bulamaz ve son olarak bir de dolabın içine bakmak amacıyla kapağı açar ki bir de ne görsün; içeride Nasreddin Hoca…

Hırsız şaşkın bir vaziyette; “Yahu Hocam, sen burada mısın? Burada ne yapıyorsun?” deyince Hoca; “Arkadaş, kusura bakma evde çalınacak bir eşyam olmadığı için utancımdan buraya saklandım.” deyiverir.

Ya Tutarsa?

Hoca, günün birinde kepçeyi, tencereyi alıp Akşehir Gölü’nün kıyısına gider; başlar elindeki kepçeyle bir şeyler yapmaya. Bu durumu görenler merakla izlemeye başlar. İçlerinden biri dayanamayıp sorar: “Hocam, ne yapıyorsun?” “Görmüyor musunuz? Göle yoğurt mayalıyorum.” “İlahi Hocam, hiç göl maya tutar mı?” “Arkadaşlar, dostlar, ben de biliyorum tutmayacağını; ancak, ya tutarsa!” deyiverir.

Yeni Aldığım Çarıkları Giymemiştim

Hoca, sonbaharda tarlasına tohum attıktan sonra çift sürmeye başlar. Olacak bu ya tarlada bulunan kocaman bir diken Hoca’nın ayağına batmaz mı! Hoca, zorlanarak da olsa dikeni çıkardıktan sonra; “Oh! Hele şükür, iyi ki yeni aldığım çarıkları giymemiştim.” der.

Yeter ki Dostlar Alışverişte Görsün

Nasreddin Hoca zaman zaman pazarda yumurta satar. Yumurtayı satar satmasına da, dokuzunu bir akçeye alırken; onunu aynı fiyata satar. Herkes bu alışverişten Hoca’nın kazancının ne olduğunu merak eder ve; “Yahu Hocam, iyi hoş da sen bu alışverişten ne kazanıyorsun, zararına bu iş yapılır mı?” deyince Hoca; “Ne yapalım dostlar, ziyan da faydadandır, yeter ki dostlar alışverişte görsünler.” der.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi