Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Şükür Nimeti Artırır
İnsan bir anda, kısa bir sürede düşündüğünde şükretmek için neden bulamıyor. Veyahut kıymetsiz diye düşünüp, hiç merak etmiyor. Ancak biraz derin tefekkür eder, hadiselere hikmet nazarı ile bakabilirse şükretmek için pek çok neden bulabilecektir.
Yaratıcımızın bize olan ihsanlarına karşı, bizim de zikir, şükür ve fikir ile mukabelede bulunmamız gerekir. Şu Ramazan ayı vesilesi ile belirtelim ki en büyük kulluk vazifesi şükürdür. Şükür bizim yaratılışımızın neticesidir. Şükür; nimeti vereni görmektir. Her insan küllî şükürle mükelleftir. Şükür nimeti Allah’tan bilmektir. İnsan şükür vasıtası ile şükredici olur, şükür fabrikası olur. Allah şükredenin nimetini artırır.
Bütün yaratılanların sultanı olan insan bütün yaratılanlar namına şükrünü İlahi dergaha arz eder. Şükür fabrikası olur. Şükrün nevileri, çeşitleri var. Şükrün en küllisi, şükürlerin hepsini içine alan başta namazdır. Küllî şükürde diğer bütün farz ibadetler de vardır. Beyanı mucize olan Kur’an’da şükrün önemi ‘Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!’ (İbrâhîm Suresi - 7. Ayeti) ile anlatılmaktadır. Allah bu ayet ile insanları şükre davet etmektedir. Yetmiş sekiz ayet olan Rahman suresinde 13. Ayetle 77. Ayetler arasında otuz bir defa mealen “Şîmdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?” buyurularak Rabbimizin nimetlerine dikkat çekilmiştir. "Şükür", nimetin arkasındaki eli görüp nimeti verene karşı minnet ve teşekkür etmektir. İnsan önce nimeti vereni görüyor, yani doğruluyor sonra da minnet ile teşekkür ediyor. "Şükürsüzlük" ise, hem nimetin arkasındaki eli görmezlikten gelmek -ki bu bir yönü ile inkâr etmek mânasına gelir- hem de nimeti verene karşı nankörlük etmektir ve bunun içinde yalanlama da vardır."İnkâr" ve "yalanlama" özü itibarı ile bir şeyi yok sayma ve doğrulamama manasına geliyor. Şükürsüzlüğün temelinde de nimetten istifade edip, onu vereni yok saymak manası bulunuyor.
İnsan kendisine iyilik yapan birine ömür boyu minnet duyar. “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Bir çift ayakkabı veya iki eldiven veyahut gözlük gibi bir şey hediye edene teşekkür eder. Peki, ayaklarını yaratan, ellerini ihsan eden ve gözleri ikram eden sonsuz lütuf sahibi Yüce Allah’a şükretmemek olur mu? Bir küçük hediye verene teşekkür edip de bütün kainat sofrasını bizim önümüze seren Allah’a şükretmemek olur mu?
Cennetten daha kıymetli aklı, imanın mahalli olan kalbi ve bilgi deposu hafızayı ihsan eden Celal sahibi Zat’a kâinatın atomları adedince şükür gerekmez mi? Bütün hamd, medih, sena ve şükür Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Yüce Allah bizi taş yapmadı, hayvan olarak yaratmadı, iman ve İslamiyet ile şereflendirdi, kâinatın özü, mevcudatın başı, mahlûkatın ziyneti yaptı, en harika nimetlere mazhar etti.
Sonuç olarak: “Ey şikayetçi insan! Sen hiçliğe mahkum olan olarak kalmadın. Vücud nimetini giydin, hayatı tattın, cansız kalmadın, hayvan olmadın. İslâmiyet nimetini buldun, inançsızlıkta, dalalette kalmadın, sıhhat ve selâmet nimetini gördün ve hâkeza…” (24. Mektub’tan). Bütün bu meydana gelen olaylar, vakalar olan nimetler nimeti verene karşı şükrü gerektirir. (https://sorularlarisale.com/sukur-etmemekligi-nimetleri-tekzip-ve-inkar-suretinde-gosterip-sukursuzlugun-inkar-ve-tekzib-olmasini-acar-misiniz)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.