Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Vücudunu Mucidine Feda Et

Dünyada sana ait çok işler vardır. Amma ne temel özelliklerinden ve ne neticelerinden bizim haberimiz olmuyor. Bu harikalar harikası konu veciz ifadeler ile sekiz başlık halinde ele alınıyor. Sekiz tane emir ve vazife sayılıyor. Bunlar; “ceset, hayat ve hayvaniyet, insaniyet, ömür ve yaşayış, vücut, belâ ve musibetler, bu dünyada misafir olmak, dünyanın lezzetleridir” şeklinde sıralanıyor. İnsanın mahiyetinde nebati, hayvani, insani ve imani gibi çok mertebeler vardır. Bu bahiste bu tabakalara işaret ediyor. İzah kısmına geçersek:
Biri, cesettir. Evet, insanın cesedi genç iken şirin, zarif ve güzel gül çiçeğine benzer. İhtiyarlığında kuru ve uyuşmuş kış çiçeğine benzer ve dönüşür.
Biri de hayat ve canlılıktır. Bunun da sonu ölüm ve yokluktur.
Biri de insanlıktır. Bu ise, yokluk ve ebedilik arasında kararsızdır. Baki ve Daim olan Allah’ın zikriyle muhafazası lâzımdır.
Biri de ömür ve yaşayıştır. Bunun da sınırları tayin edilmiştir; ne ileri, ve ne de geri bir adım atılamaz. Bunun için elem çekme, üzülme. Tahammülünden âciz, kapasitenden fazla olan sonsuz arzu ve isteklerin yükünü yüklenme.
Biri de vücuttur. Burada vücut tabiri ile insanın bütün tabakalarını ifade ediyor. Vücut zaten senin mülkün değildir. Onun sahibi ancak bütün mülkün gerçek sahibi olan Allah’tır. Ve senden daha ziyade senin vücuduna şefkatlidir. Bundan dolayı, her şeyin gerçek sahibi olan Allah’ın emir dairesinin haricinde o vücuda karıştığın zaman zarar vermiş olursun. Örnek: ümitsizliği sonuç veren hırs gibi. Hırs mahrumiyete sebeptir ve hastalık ve aşağılıktır ve mahrumiyet ve sefilliği, fakirliği, yoksulluğu getirir. “Hırs, zarar-ziyan ve başarısızlığın sebebidir.” İnsanın yaratılışındaki şiddetli merak ve coşkun, şevkli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı isteme ve bunun gibi şiddetli hisler, duygular, ahirete ait işleri kazanmak için verilmiştir.
Biri de belâ ve musibetlerdir. Bunlar geçip gidicidir, devamları yoktur. Geçici olmaları düşünülürse, zıtları (yani; sağlık, huzurlu yaşayış, dünyanın nimetlerinden meşru dairede istifade etme) zihne gelir, lezzet verir.
Biri de, sen burada yani dünyada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere, yani ahirete gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz. Bu yerden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve bunun gibi, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyleyse, aziz olarak, izzetli olarak çıkmaya çalış.
Vücudunu Mûcidine (Yaratanına) feda et. Karşılığında büyük bir fiyat alacaksın. İnsan kendi varlığını ve ona takılmış bulunan maddi ve manevi cihazlarını birer emanet olarak görmekle bunları Allah’ın razı olduğu gibi kullanır. Böylece “Vücûdunu Mucidine feda” etmiş olarak, bu dünya hayatını izzetle tamamlar ve ahirette azizlerin diyarı olan cennete gider. Allah’a satmak, vücûdunu Mucidine feda etmek, O’nun rızası dairesinde kullanmak demektir. Çünkü, feda etmediğin takdirde, ya boşu boşuna yok olur, gider. Veya Onun malı olduğundan, yine Ona geri döner.
Eğer vücuduna, varlığına güvenirsen, yokluğa düşersin. Çünkü ancak vücudun, varlığın terkiyle vücut bulunabilir. Ve keza, vücuduna kıymet vermek fikrinde isen, o vücuttan senin elinde ancak bir nokta kalabilir. Buradaki "nokta"dan kastedilen mana; cüz’i irademizdir, insandaki benlik ve enaniyet duygusudur. 
Bütün vücudun dört yönüyle (ön, arka, sağ, sol) yokluklar içerisinde kalır. Amma, o noktayı da elinden atarsan vücudun tam mânâsıyla nurlar içinde kalır.
Biri de, dünyanın lezzetleridir. Bu ise, kısmete bağlıdır. İstemesinde endişe eder. Ve hızlıca yok olması, geçip gitmesi bakımından, aklı başında olan, onları kalbine alıp kıymet vermez.
Dünyanın âkıbeti, sonu ne olursa olsun, lezzetleri terk etmek daha iyidir. Çünkü, sonun ya saadettir; saadet ise şu geçici lezzetlerin terkiyle olur. Veya mutsuzluktur. Ölüm ve idam bekleyişinde bulunan bir adam, idam sehpasının donatılması ve süslendirilmesinden zevk ve lezzet alabilir mi? Dünyasının sonunu küfür nedeniyle mutlak yok oluş olduğunu zanneden adam için de lezzetleri terketme daha iyidir. Çünkü, o lezzetlerin geçici olmasıyla gerçekleşen hususî ve sınırlı yokluklardan, mutlak yok oluşun, her şeyden tamamen ve ebediyen ayrılıp giymenin üzücü üzüntüleri her dakikada hissediliyor. Bu gibi lezzetler o elemlere, üzüntülere üstün gelemez.
(Mesnevi-i Nuriye’den faydalanılmıştır.) (https://sorularlarisale.com/ilem-eyyuhel-aziz-dunyada-sana-ait-cok-emirler-vardir-amma-ne-mahiyetlerinden-ve-ne-akibetlerinden-haberin-olmuyor)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi