Adana'da caddelerde, sokaklarda, lokantalarda ve en son olarak yeni stad da dinlediğimiz müzik bu.

Adana'ya gidek mi ?
Şalvarından giyek mi ?
Kebabından yiyek mi ?
Şalgamından içek mi ?

Vallahi şalvarını giymedik ama kebaplarını yedik, şalgamlarını içtik, masanın faturasını büyük Gaziantepli ve Mekiksporluların efsanesi, yıllarca Gaziantepspor yöneticiliği yapmış ve 80 darbesi ile hayatı değişip Adana'ya giden şimdi gazetecilik ve tv'lerde yorumculuk yapan Adnan Ercan ödedi.
Fakat sahadaki feci görüntünün, bireysel hataların ve ortaya çıkan rezil sonucun faturasını kim nasıl öder, bilemiyorum, şoktayım hala.
Çünkü daha üç gün önce Türkiye liglerinin rekorunu kıran bir golcü ve takım.
Fenerbahçe'yi abondone eden Başakşehir'e karşı 90 dakika savaşan, mücadele eden, hırsla kalesini savunan ve üç puanı alan bir takım.
Üç maçta yedi puan alan bir takım.
Ve umutla gittiğimiz Adana Demirspor deplasmanı.
Adana Demirspor'un bize karşı golü yok. Hepsini kendimiz kalemize attık ve ikram ettik.
İlk gol çıkarken, basit top kaybı, ikinci gol kendi kalemize, üçüncü gol Papy topu bıraktı, dördüncü gol dışarı gidene kazma ve penaltı.
Allah aşkına süper lig seviyesinde böyle aptalca goller yenir mi ?
Adana Demirspor takımı futbol takımı değil ?
Onlar Balotelli önderliğinde bir business show takımı yaratmışlar. Balotelli sahada oynamasının yanı sıra, onları yönlendiriyor, fırçasını atıyor, hakemlere, rakiplerine, bizim teknik direktör Erol Bulut'a da Sergen'e yaptığının aynısını yaptı.
Yetmedi teknik direktöre nasıl önlem, taktiksel bilgiler veriyor.
Kısaca maçta tüm gözler bir taraftan sahada, bir taraftan onda.
Trübünlerde onun posterleri, tişörtleri kısaca 1940'da kurulan 81 yıllık takım şimdilerde Balotelli Demirspor'a dönüşmüş durumda.
Sonuç aldıkça bu tür futbolcular imparator olup, baş tacı edilir. Ama başarısızlıkta Adana meydanında ilk onu darağacına çekerler.
Adana Demirspor deplasmanında biz takımdan puan, puanlar, iyi futbol, takım oyunu beklerken onların yeni stadının hoparlörlerinde Kırkpınar Ağası gibi anons edilen Başkan Murat Sancak ile Kırkpınar Başpehlivanı Balotelli'nin şovunu izledik.
Doğrudur maçtan önce kebabları yedik, şalgamları içtik ama üstüne dört gol ağır oldu.
Böyle olacaksa, mümkünse Adana'ya gitmeyelim.
Zaten Adnan Ercan ağabeyime söyledim. Abi ben formülünü çözdüm, bir daha kesinlikle maç öncesi kebap partisi yok diye.
Bu sene ligte hakikaten enterasan ve inanılmaz sürpzli sonuçlar alınıyor. İşte Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Kayseri maçları dahada olacak.
Çünkü her üç günde bir maçı, tempoyu kaldırmak kadro derinliği, tecrübe, oyun disiplini, takımdaşlık, inanmışlık ve yardımlaşma ister.
Onun için takım iyi giderken, teknik direktörün, futbolcuların kimseye ihtiyacı yoktur.
Başkanlık, yöneticilik takım kötü giderken veya böyle maçlar sonrası ortaya çıkar.
Kaptanların ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.
Taraftarda iyi günde, kötü günde diye bağırırken şimdi takımın yanında olma zamanı.
Çünkü artık transfer ve değişim zamanı değil, gelişim, birlikte olma zamanı.
Ben halen iddia ediyorum. Bu takım öyle alt sıralarda olacak bir takım olmayacak. Uyum sorunu ve Maksim'in dönüşü ile birlikte lig bitiminde ilk 5 ile 10 arasında olur.