Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Kur'an ve Günümüz Teknolojisi
Kur'an'da mealen "Ne yaş, ne de kuru hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta-Kur'an'da yazılmış olmasın." En'âm Sûresi, 6:59. buyruluyor. Acaba öylemidir? Bir araştıralım.
Cenâb-ı Hakkın yardımına itimat ederek ve Kur'ân'ın feyzine dayanarak denilebilir ki:
Bir kavle göre, Kitab-ı Mübin, Kur'ân'dan ibarettir. Yaş ve kuru her şey içinde bulunduğunu, yukarıda meali verilen âyet-i kerime beyan ediyor. Öyle mi? Her şey içinde bulunur mu?
Evet, yaş ve kuru her şey her şey Kur'ân'ın içinde bulunur. Fakat herkes her şeyi içinde göremez. Dalgıç olup, gerekli donanım ile o deryaya dalıp yüzmelidir.
Zira muhtelif derecelerde bulunur. Bazen çekirdekleri, bazen nüveleri-asılları bazen özet olarak, bazen düsturları-kuralları, bazen işaretleri, ya açık olarak, ya işaret olarak, ya gizli ve kapalı, ya üstü kapalı olarak, ya hatırlatma tarzında bulunurlar. Fakat ihtiyaca göre ve Kur'ân'ın gayesine münasip bir tarzda ve makamın gereği münasebetinde, şu tarzların birisiyle ifade ediliyor.
Böylece:
İnsanın sanat ve fen yönündeki ilerlemelerinin sonucu olan sanat harikaları ve ilimdeki şaşırtıcı ve hayret verici şeyler olarak uçak, elektrik, tren, telgraf, telefon, cep telefonu bilgisayar, internet gibi şeyler vücuda gelmiştir. İnsanın maddi hayatında en büyük mevki almışlar. Elbette, bütün insanlığa hitap eden Kur'ân-ı Hakîm, şunları ihmal etmez. Evet, ihmal etmemiş, iki yönle onlara da işaret etmiştir.
Birinci yön: Peygamber mucizeleri şeklindedir.
İkinci kısım şudur ki: Bazı tarihi hadiseler şeklinde işaret eder. Özetle:
Kur'an'da trene işaret vardır. Nur Suresi, 24:35. Ayeti de
pek çok nurlara, sırlara işaretle beraber, elektriğe dahi işaret ediyor.
Şu ikinci kısım, hem çok zatlar onlarla uğraştığından, hem çok dikkat ve izaha muhtaç olduğundan ve hem çok olduğundan, şimdilik şimendifer ve elektriğe işaret eden şu âyetlerle yetinip o kapıyı açmayacağız.
Birinci kısım ise, peygamber mucizeleri suretinde işaret ediyor. Peygamber mucizeleri kısımdan bazı numuneleri misal olarak zikredeceğiz.
İşte, Kur'ân-ı Hakîm, peygamberleri, insanın cemaatlerine manevi ilerlemeler yönünden birer öncü ve imam gönderdiği gibi, yine insanların maddi ilerlemeleri suretinde dahi, o peygamberlerin her birisinin eline bazı harikalar verip yine o insanlara birer ustabaşı ve üstad etmiştir; onlara kayıtsız olarak uymayı emrediyor.
İşte, peygamberlerin mânevî üstünlüklerini bahsetmekle insanları onlardan istifadeye teşvik ettiği gibi, mucizelerinden bahis dahi, onların benzerlerine yetişmeye ve taklitlerini yapmaya bir teşviki hissettiriyor. Hatta denilebilir ki, manevi üstünlükler gibi, maddî üstünlükleri ve harikaları dahi, en evvel mucize eli insanlığa hediye etmiştir.
Örnek vermek gerekirse; işte, Hazret-i Nuh'un (aleyhisselâm) bir mucizesi olan gemi
ve Hazret-i Yusuf'un (aleyhisselâm) bir mucizesi olan saati, en evvel insana hediye eden, mucize elidir.
Bu hakikate lâtif bir işarettir ki, sanatkârların ekseri, her bir sanatta birer peygamberi pîr (önder) ediniyorlar.
Meselâ gemiciler Hazret-i Nuh'u (aleyhisselâm), saatçiler Hazret-i Yusuf'u (aleyhisselâm), terziler Hazret-i İdris'i (aleyhisselâm) pîr (önder) ediniyorlar.
Â
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.