Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Yağmur Duası

Yağmur duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa o dua mutlaka yağmuru getirmek için değildir. Yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyetle olsa, o dua, o ibadet hâlis olmadığından kabule lâyık olmaz.

Nasıl ki, güneşin batması, akşam namazının vaktidir. Hem güneşin ve ayın tutulmaları, "küsuf (Güneş tutulması) ve husuf (Ay tutulması) namazları" denilen iki özel ibadetin vakitleridir. Yani, gece ve gündüzün nuranî âyetlerinin perdelenmesiyle bir İlâhi büyüklüğü ilâna vasıta olduğundan, Cenâb-ı Hak, kulunu o vakitte bir nevi ibadete davet eder. Yoksa o namaz, açılması ve ne kadar devam etmesi yıldızların durumundan ve devinimlerinden anlam çıkaran kişinin hesabıyla belli olan ay ve güneşin husuf (Ay tutulması) ve küsuflarının (Güneş tutulması) açılmaları için değildir.Aynı onun gibi, yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir.

Ve bela, musibetlerin istilâsı ve zararlı şeylerin musallat olması, rahatsız etmesi, bazı duaların hususi vakitleridir. İnsan o vakitlerde aczini anlar; dua ile, niyaz ile Kadîr-i Mutlakın dergâhına sığınır.

Eğer dua çok edildiği halde bela ortadan kalkmazsa, denilmeyecek ki, "Dua kabul olmadı." Belki denilecek ki, "Duanın vakti kaza olmadı." Eğer Cenâb-ı Hak, fazl ve keremiyle belâyı kaldırırsa, nurun alâ nur (nur üstüne nur, daha iyi) o vakit dua vakti biter, kaza olur. Yani Allah’ın takdiri ve emri yerine gelir.

Demek, dua bir kulluk sırrıdır. Kulluk ise, Allah için olmalı. Yalnız acizliğini gösterip, dua ile Ona sığınmalı, rububiyetine karışmamalı. Tedbiri Ona bırakmalı, hikmetine güvenmeli, rahmetini suçlamamalı.

Kusur etse, istiğfar etmeli. "Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi kendine kul kabul et. Emanetini kabzetmek (almak) zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmin" demeli.Ve Allah’a yalvarmalı.

Peygamberimiz Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yağmur duası sağlam, kuvvetli haber derecesindedir. Ve çok defa tekrar ile, daima duası süratle kabul olmuştur. Başta İmam-ı Buharî ve İmam-ı Müslim, hadis imamları nakletmişler. Hattâ bazı defa, minber-i şerif üstünde yağmur duası için elini kaldırıp, daha indirmeden yağmur yağmış.

Peygamberimizle birlikte bir iki defa ordu susuz kaldığı vakit bulut geliyordu, yağmur veriyordu. Hatta, nübüvvetten evvel, Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın küçüklük zamanında mübarek yüzüyle yağmur duasına giderdi. Onun yüzü hürmetine gelirdi ki, o hadise Abdülmuttalib'in bir şiiriyle meşhur olmuş.

Hem Peygamberimizin vefatından sonra, Hazret-i Ömer, Hazret-i Abbas'ı vesile yapıp demiş: "Yâ Rab, bu Senin habibinin (en sevgilin olan Peygamberimizin) amcasıdır. Onun yüzü hürmetine yağmur ver." Yağmur gelmiş.

Hem İmam-ı Buharî ve Müslim haber veriyorlar ki: Yağmur için dua talep edildi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm dua etti. Yağmur öyle geldi ki, mecbur oldular: "Aman dua et, kesilsin." Dua etti, birden kesildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi