Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Dedikodu-Gıybet

Normalde her gün dedikodu-gıybet yapmaktayız. Dedikodusunu yaptığımız şahıslar cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, muhtarlar, akrabalarımız, en yakın arkadaşlarımız olabilmektedir. Acaba gıybet-dedikodu yaparak doğru bir hareket mi yapmaktayız? Bu konu şaşmaz, doğru, istikametli örnekler veren kitabımız Kur’an’da nasıl geçmektedir? Gelin bu konuyu beraber inceleyelim.

Gıybet nedir? Gıybet arkadan çekiştirmek. Hazırda olmayan birisinin aleyhine konuşmaktır. Birisinin gıyabında (orada hazırda bulunmuyorken) hoşuna gitmeyen bir şeyi söylemektir.

Kur'an'da "Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?" Hucurât Sûresi, 49:12. buyrularak bu yapılan işin çirkinliği izah edilmiştir. Kur'anın bir tek ayeti beliğ, mucize bir şekilde bu konuyu tam izah etmiştir. Bu ayet altı derece zemmi zemmeder (kötülemeyi kötüler, gıybetten altı mertebe şiddetle engel olur, yasaklar. Bu kısa fakat çok anlamlı ayetin Kur'an tefsirlerinde izahı şöyledir:

Şu âyet bilfiil gıybet edenlere müteveccih olduğu vakit, manası gelecek tarzda oluyor. Şöyle ki:

Malûmdur, âyetin başındaki hemze, sormak, "âyâ" mânâsındadır. O sormak mânâsı, su gibi, âyetin bütün kelimelerine girer. Her kelimede bir ima yoluyla, açıktan olmayarak hüküm vardır.

İşte, birincisi, sormak ile der: Sual ve cevap mahalli olan aklınız yok mu ki, bu derece çirkin bir şeyi anlamıyor?

İkincisi:"Hoşlanır mı" lâfzıyla der: sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en nefret edilen, iğrenç bir işi sever?

Üçüncüsü:" Sizden biri" kelimesiyle der: Cemaatten hayatını alan sosyal hayatınız ve medeni hayatınıza ne olmuş ki, böyle hayatınızı zehirleyen bir işi kabul eder?

Dördüncüsü:" Etini yemeyi" kelâmıyla der: İnsaniyetiniz ne olmuş ki, böyle canavarcasına arkadaşınızı dişle parçalamayı yapıyorsunuz?

Beşincisi:"Kardeşinin" kelimesiyle der: Hiç kendi cinsinizden olanlara acıma, hiç sıla-i rahminiz (hısım akrabayı ve müminleri ziyaret etme, onlarla görüşme ve mektuplaşma, telefonlaşma; alakayı devam ettirme) yok mu ki, böyle çok yönlerden kardeşiniz olan bir zulüm görmüş kişinin manevi şahsını insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki, kendi organınızı kendi dişinizle deli gibi ısırıyorsunuz?

Altıncısı:"Ölüyken" kelâmıyla der: Vicdanınız nerede? Yaratılışınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en iğrenç, tiksinilen bir işi yapıyorsunuz?

Demek, şu ayetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı göstermesi ile, zem (birinin ayıplarını söylemek, çekiştirmek, kötülemek, yermek) ve gıybet,

aklen

ve kalben

ve insaniyeten

ve vicdanen

ve yaratılış olarak

ve milliyeten kötülenmiş, ayıplanmıştır.

İşte, bak, nasıl şu âyet îcazkârâne (kısa ifadelerle çok şey anlatma ile) altı mertebe kötülemeyi kötülemekle, mucizevi bir şekilde altı derece o günahtan meneder, engel olur.

Gıybet, düşmanlık ehli ve haset (çekemeyen) ehli ve inat ehlinin en çok kullandıkları alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi, vakarlı bir kimse bu pis silaha tenezzül edip kullanmaz.

Nasıl meşhur bir zat demiş: "Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet, zayıf ve zelil ve aşağıların silahıdır."

Özet olarak: Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hazır olsaydı ve işitseydi, iğrenecek ve darılacaktı.

Eğer doğru dese, söylediği o özellikler o adamda varsa zaten gıybettir.

Eğer yalan dese, yani o şahısta olmayan şeyleri var diye söylüyorsa hem gıybet, hem iftiradır, yalan yere birisini suçlu göstermektir, iki katlı çirkin bir günahtır.

Demek, yukarıda geçen ayetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı göstermesi ile kötüleme ve gıybet, aklen ve kalben ve insanlık olarak ve vicdanen ve yaratılış olarak ve milliyet olarak kınanmıştır.

Burada özet olarak; gıybet-dedikodu edenin o anda; aklının gittiği, kalbinin bozulduğu, insanlıktan, vicdandan, yaratılıştan, milliyetten nasibini alamadığı ifade ediliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi