Geçtiğimiz hafta ki şok skorun yanında rezil futbol sonrası tüm spor kamuoyu inanılmaz hayal kırıklığına uğramıştık.
Pazartesi gecesi hepimizin kafasında olumsuz soru işaretleri ile stada gittik.
Geçen hafta dan farklı olarak bu kez türk olarak Günay 'ın yanına Oğuz ve Giray 'ı ekledik. Maç başladı Gençlerbirliği aldı sazı eline top çevirdi, ver kaç, duvar pası, şut ilk 20 dakikada net beş pozisyon Günay çıkardı, kaçırdılar, biz ise uyumsuz birbirini tanımayan bir ekip. Derken bir uzun top kaleci ve defans anlaşmazlığı kırmızı kart, arkasından Nadir Çiftçinin ikramı gelen gol, yetmedi bir kırmızı kart ve penaltı sıkıntılı maç bir anda saha içinde bitti ve tabelada farka gitti.
Sonrası yazmaya gerek yok. Bir ara maç saha içinden ziyade kulübeye ve teknik direktörlere sıçradı.
Şumudica rakip zaten eksilmiş moral olarak bitmiş tutup şova başlayınca onların kulübesi haliyle tepki gösterdi.
Birileri Şumudica'ya " ben sporcunun zeki çevik aynı zamanda ahlaklısını severim " sözünü hatırlatmalı.
Bence bu takım halen ne geçen haftaki beş yiyen , nede bu hafta farklı galip gelen. Bu iki maçta ölçü olamaz.
Bu takım Sivas deplasmanı ve Beşiktaş iç saha maçları sonrası lig için ölçü verir.
Ama benim gördüğüm sadece takım değil bu Şumudica denen Yılmaz Vural 'ın antipatik hali bizim başımıza çok iş açar ve bize çok düşman kazandırır.
Bu galibiyet Adil başkan ve yönetimine milli piyangodan en büyük ikramiye gibi oldu.
Ama bu ömürde bir kez olur, değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.