Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Bazı Temel Prensipler
Şu esaslara dikkat lâzımdır:
1. Allah'a kul olana her şey emrine verilmiştir. Olmayana her şey düşmandır.
2. Her şey kaderle takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki, rahat edesin.
3. Mülk Allah'ındır; sende emaneten duruyor. O emaneti bakileştirip senin için muhafaza edecek. Sende kalırsa, bedava, geçici olur, gider.
4. Devamı olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen geçicisin. Dünya da geçicidir. Halkın dünyası da geçicidir. Kâinatın şu göz önündeki şekli de geçicidir. Bunlar saniye ve dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben sona ermeye gidiyorlar.
5. Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.
Kabir, ahiret alemine açılmış bir kapıdır. Arka yönü rahmettir, ön yönü ise azaptır. Bütün dost ve sevgililer o kapının arka yönünde duruyorlar. Senin de onlara katılma zamanın gelmedi mi? Ve onlara gidip onları ziyaret etmeye iştiyakın yok mudur? Evet, vakit yaklaştı. Dünya pisliklerinden temizlenmek üzere bir gusül lâzımdır. Yoksa onlar çirkin görmekle tiksineceklerdir.
Eğer İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Farukî bugün Hindistan'da hayattadır diye ziyaretine bir davet vuku bulsa, bütün zahmetlere ve tehlikelere katlanarak ziyaretine gideceğim. Binaenaleyh, İncil'de "Ahmed," Tevrat'ta "Ahyed," Kur'ân'da "Muhammed" ismiyle isimlendirilmiş iki cihanın güneşi, kabrin arka tarafında milyonlarca Farukî Ahmed'lerle etrafı kuşatılmış olarak ikamet etmektedir. Onların ziyaretlerine gitmek için niye acele etmiyoruz? Geri kalmak hatadır…
Ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu imtihan yeri olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini bitirdikten sonra ne yapacaklar? Yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâl olan Allah’a dönecekler ve Mevlâ-yı Kerîmleri olan Allah’a kavuşacaklar. Yani, bu gelip geçici olan dünya yurdundan gidip baki alemde Allah’ın Huzuruna kabulle şerefleneceklerdir. Yani, sebeplerin kargaşasından ve vasıtaların karanlık perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahîmlerine, sonsuz saltanat merkezinde perdesiz kavuşacaklar. Doğrudan doğruya, herkes, kendi Yaratıcısı ve Mâbudu (Kendisine ibadet edilen) ve Rabbi ve Seyyidi (efendisi) ve Mâliki (sahibi) kim olduğunu bilecek ve bulacaklar…
Kabir, bu geçici dünyadan ebedî ayrılık ile ahiret hayatı yolunda kurulmuş, açılmış evvelki menzil (yer) ve birinci kapıdır. Ve bu bağlandığım ve düşkün olduğum şu dünya yurdu da, kesin bir doğru bilgi ile anladım ki, helak olma, yok olma özelliği taşıyandır, gider ve geçici olandır, ölür. Ve gözle görerek anladım ki, içindeki varlıklar dahi, birbiri arkasından kafile kafile göçüp gider, kaybolur. Hususan benim gibi nefs-i emmâreyi (hazır zevke düşkün ve insanı kötülüğe sevk eden duyguyu) taşıyanlara şu dünya çok acımasızdır, hilecidir. Bir lezzet verse, bin acı takar, çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur…
İnsan bir yolcudur.
Çocukluktan gençliğe,
Gençlikten ihtiyarlığa,
İhtiyarlıktan kabre,
Kabirden haşre,
haşirden (ahirette diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanma) ebede (sonsuza) kadar yolculuğu devam eder.
Her iki hayatın ihtiyaçları, bütün mülkün gerçek sahibi olan Allah tarafından verilmiştir. Fakat o gereçleri, cahilliğinden dolayı tamamen bu geçici dünya hayatına harcıyor. Halbuki o ihtiyaç maddeleri, lüzumlu maddelerden en az onda biri dünyevî hayata, onda dokuzu baki hayata harcamak gerektir. Acaba birkaç memleketi gezmek için hükümetten yirmi dört lira harcırah (yolluk) alan bir memur, ilk dahil olduğu memlekette yirmi üç lirayı sarf ederse, öteki yerlerde ne yapacaktır? Hükümete ne cevap verecektir? Böyle yapan kendisine akıllı diyebilir mi? Bundan dolayı, Cenab-ı Hak her iki hayat ihtiyaç maddeleri, lüzumlu maddelerini elde etmek için her gün yirmi dört saatlik bir vakit vermiştir. İnsan çoğunu aza, azını çoğa vermek suretiyle, yirmi üç saat kısa ve fâni olan dünya hayatına, hiç olmazsa bir saati de beş vakit namaza ve bâki ve sonsuz uhrevî hayata sarf etmek lâzımdır ki, dünyada paşa, âhirette dilenci olmasın!
(Mesnevi-i Nuriye’den faydalanılmıştır.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.