Dramatik son!

İstanbulspor maçı gerçekten çok önemliydi. Çünkü Balıkesir, Gençlerbirliği, Denizlispor mağlubiyetleri ve hayal kırıklıklarından sonra bu maçı camia olarak çıkış, yeniden zirve yürüyüşü ve silkiniş olarak görüyor, üç puan ile bu kara günleri ve tabloyu unutturmak olarak görüyorduk.

Ama sakatlıklar özellikle defansın ikiz kuleleri Ahmet ve Yalçın'ın sakatlığında hakikaten defans çok kırılgan. Aynı zamanda hiç değişmeyecek ve ancak zorunlu hallerde değişmesi gereken bu blokta bu kez Uğur ve genç Kubilay var. Kanatlarda Rıdvan ve Mehmet Erdem'in yerine Oğuz ve Mücahit var. Yani Günay dışında hepsi değişen bir defans bloğu.

Sadece defans mı ?

Santroforda Popeon kulübede, Seyfettin sahada. Segbefia cezalı, Elmar sahada, Del Walle cezalı İgor içeride. Kısaca çok değişik bir kadro. Ama hepimiz umutluyduk, hepimiz bu İstanbul'un dışında, varoşlarda zor bulduğumuz staddan üç puan çıkarmak için define aramak gibi gitmiştik. İyi başladık derken, ilk yan topta golü yedik. Neler oluyor demeden Allahtan Seyfettin harika bir kafa golü ile skoru eşitledi, oyun üstünlüğü bize geçti. Defans sırıtmadı, Oğuz, Mücahit kanattan, İgor seri driplingleri, Kerim ustalığı, Elmar ahtapot gibi her tarafa gitti, geldi, ayağını, kafasını, yüreğini koydu. İkinci yarının hemen başında golüde bulduk, moral üstünlüğüde bize geçti. Aslında Seyfettin ile üçü bulup rakibe havlu attırabilirdik. Ama olmadı, sonra garip bir şekilde geçmiş haftaların kayıpları dolayısı ile geriye çekilme, skoru koruma duygusu oluştu. Orta alanı ve topu onlara bıraktık, sadece direnmeye, rakibi orta alana çıkarmaya çalıştık. Bu arada oyuncu değişiklikleri aleyhimize oldu, giren takımı öne doğru iteceğine, geriye çekti. Hakemde sadece kendisi değil, yardımcılarıda takdir haklarını İstanbulspora kullandı, tam bitti derken garip bir faul, topun onları sevmesi ile 22 kişinin arasından top tıngır mıngır kalemize gitti. Yıkıldık, kahrolduk, tam üç puan geldi, güzel ve güneşli günler göreceğiz çocuklar derken yine İstanbul'un sağanak, yağmurlu, puslu ve karamsar havasına takıldık.

Tabiî ki son dakikada kaçan galibiyet, inanılmaz hayal kırıklığı, hüzün ve acı.

Ama benim bu dersten sevindirici olarak çıkardığım notlarda var.

Örneğin ;

Takım ilk kez geriye düştüğü bir maçı çevirdi, öne geçti.

Takım ilk kez takım halinde galibiyeti istedi, sonuna kadar savaştı.

Takım ilk kez rakip takıma ciddi fauller yaptı, rakiple kafa kafaya, göğüs göğse, tekmeler havada uçuştu.

Takım ilk kez maç sonunda beraberlik halinde hakem dörtlüsüne resmen saldırdı, skora ve kendisine isyan etti.

Bence iki puanı kaybettik ama haftalar sonra tuz ruhunu bırakıp takım ruhunu yakaladık gibi görüyorum.

Bir sözümde şehre, taraftara, camiaya ;

Artık şu teknik kadro tartışmasını, futbolcuların yerle bir edilmesini bir tarafa, başkan ve yönetimin eleştirilmesini bırakıp hep birlikte Bursa ruhunu yakalamamız gerekiyor. Onun için eleştri, protesto zamanı değil. Hep birlikte destek, savaşma, isteme, trübünleri doldurma, takıma, yönetime, teknik heyete moral verme zamanı.

Çünkü benim bu takıma inancım geçen yılki bir penaltı atışı kaçıran takımdan daha fazla bilesiniz!.!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kenan Yücel Arşivi