Anlaşılan ilk yarıda toplanılan 24 puan ve lig 9'luğu bizim takımı erkenden Mayıs ayına götürmüş ve Cemil Usta sezonunu Aralık sonunda erkenden bitirmiş.
Başkan ve yönetim kendilerine ilk yarıda toplanan puanların bu sezon kümede kalmak için yeteceğini, asgari 17 maçta toplanacak 15, 16 puanın nasıl olsa alınacağı kanısındalar. O zamanda transfere, takviyeye gerek görmeden, para harcamadan bu ligi bitirip Mayıs ayında takımı kümede bırakıp kendileri gitme sevdasında.
Neden kendileri gitme dedim ;
Zaten başkan bu işe gönüllü talip olmadığını, İstanbul'da yaşadığını, işlerinin yoğunluğunu, dış etmenler nedeniyle görevden kaçamadığını , bu görevin bir bayrak yarışı olduğunu belirtiyor.
Yani bir Koç grubu ve Ali Koç'un başkanlığa gelir gelmez 200 milyon euroyu takıma aktarması, tüm şirketlerini kulübe sponsor yapması uzun yıllar futbolun içinde kalma gibi bir derdi, kulübü ligte üst sıralara taşıması, avrupaya çıkması gibi vizyonda yok.
Ama bizler futbolun 30 yıldır içindeyiz, bu şehirde yaşıyoruz, bu şehir ve takımla ilgili hayallerimiz var.
Bu takımla ilgili endişelerimiz var ;
Çünkü bu takımın ilk yarıda topladığı 24 puan hormonlu ve suni.
Yani çatır, çatır futbol oynayarak, rakipleri ezerek, kadro kalitesi, oyun üstünlüğü, teknik, taktiksel varyasyonlarla alınan puanlar değil.
Örnekler mi ?
O kadar çok ki ?
Eksik yakalanılan Gençlerbirliği, Beşiktaş maçları. Sekizer net pozisyon verip puanlar aldığımız Konya, Antalya, Sivas, Malatya maçları, Allahın ve Günay'ın yardımı ile aldığımız Ankaragücü, Kasımpaşa, galibiyetleri.
Kısaca bu ilk yarıyı iyi inceleyip takımın eksik bölgelerine takviye yerine giden yedek kaleci Yuri/nin yerine yedek kaleci bölgesine 36 yaşındaki Haydar'ı kiralık olarak aldık.
Hayırlı ve uğurlu olsun.
Ama bana göre bu lig Aralık'ta bitmiyor esas ve Zorlu bir lig Ocak ayında yeni başlıyor haberiniz olsun.
++++++++++
Şumudica ve Basın Toplantısı, komisyon hikayesi...!
Bu sütunları takip edenler bilir Şumudica'yı sevmememin ötesinde onun teknik adamlığına inanmıyorum. Ayrıca onun saha kenarındaki davranışları, rakip teknik direktör, oyuncular, kulübe, hakem, taraftarı kışkırtma ve bizi tüm spor camiasına antipatik hale getirmesi işin ayrı hikayesi.
Bunları, oyun planını, taktiksel, oyuncu değişikliği, kadro seçimi herşeyi eleştirip yazabilirsiniz ama bir teknik adamı transferlerde komisyon almakla suçlamak ona resmen hırsız demekle eşdeğerdir. O zaman bu suçlamayı yaparken Tosca ve Morais transferini bedellerini açıklamalı, hangi menejerlik şirketinden geldiğini ve Şumudica'nın ortaklığını ve ilişkileri belgelendirmeniz lazım.
Çünkü birisi size toplum içerisinde hırsız dese ve bunu da yazsa sizde çıldırır ve cinnet geçirirsiniz .
Onun için Şumudica basın toplantısında sizin yüzünüze karşı bunları söylerken, hakaretler ederken, yetmedi eliyle tehdit ederken sizin suskun kalmanız, ona belgelerinizle cevap vermemeniz şık olmadı ve onun başarısızlığının önüne geçti.
Ben yıllardır bu tür teknik adam saldırılarına alışığım ve şerbetliyim.
Rahmetli Erdoğan Arıca bana tostçu yazar ne anlar futboldan dediğinde , tostçuyum ama lopçu değilim demiştim. Daha sonra seni dayım Kadir İnanır'ın dizisi Marziye'de oynatayım istersen deyip dalga geçtiğinde ben bu fizikle dizide kabul görmem ama sen bu kafayla gidersen hayallerindeki büyük takım çalıştırma yerine sıradan takımlarda kalırsın dedim ve öyle de oldu rahmetli Arıca hep sıradan takımlarda, küme düşmemeye oynayan takımların dışına çıkamadı.
Walter Zenga Antalya havaaalanında I Kill You diye Mustafa Teke ve bana saldırdı, Bülent Uygun gelsin sahada top sektirsin dedi kısaca bir çok teknik adamla sorun yaşadık ama tek kavgam takımım ve şehrim için sahanın içinde oldu.
Olayı sahanın dışına taşıyıp, kişiselleştirmedim ve belgesiz, görmeden, inanmadan, birilerinin gazıyla, dolduruşuyla yazmadım.
Onun için başkan, yönetim, teknik heyet, futbolcu ilişkileri çok önemli bu çizginin dışına çıkıp iş ahbap çavuş ilişkilerine döndüğünde bir süre sonra bu insanlar sizden beyninizi kiralamak ve kaleminizi satın almak isterler....!