Kenan Yücel
Kale Arkasının efsane gazetecisi İsmail Güneş...!
İnanılmaz komik ve güzel anımız ;
Gaziantepli ve Gaziantepsporlu olupta onu tanımayan yoktur. 1969'dan itibaren sırtında basın yeleği, boynunda fotoğraf makinesi ile rakip kalecilerin korkulu rüyası olarak yıllarca görev yapmıştır.
Nice rakip kavgalar, komik anılar, kırmızı kart gören ilk basın mensubu olarak tarihe geçmiştir. Kale arkalarında şampiyonluklara, unutulmaz maçlara, küme düşmelere, kar, yağmur, güneş aldırmadan saatlerce orada görev yaptı.
Bundan yaklaşık 10 yıl önceydi , İsmail abi bana " Kenan yav siz hep deplasmana Bedrettin, Mustafa üçünüz gidiyorsunuz, bir deplasmana da beni götürün " dedi.
Bende " Tabi ki İsmail abi zevkle götürürüz, canın sağolsun " dedim.
Ankara deplasmanı için hazırlanmasını söyledim. İki hafta sonra kendisini Bedrettin abinin arabasıyla evinin önünden gece 24.00'de aldık.
Neden gece derseniz sabah Ankara'da olmayı planlıyor ve öğleden sonraki maç öncesi hem televizyona çekimler, hemde gazete için resimler, ayrıca takımın kamp yaptığı otele giderek son bilgileri yöneticilerden alıp maça geçeceğiz.
Yola çıktık, sohbet, fıkra gırla gidiyor. Sabaha karşı saat 04.00 gibi Aksaray'da bir kamyoncu lokantasında mola verip bir çay, çorba ayrıca ihtiyaç molası verdik. Neden kamyoncu lokantaları hem yemekler kaliteli, hemde otobüscülere göre ucuz.
İsmail abi şeker hastası koşarak lavabolara yöneldi. Bende lokantaya girdim, pek kimse yok. Elimizde kamera, fotoğraf makinesini görünce garson çocuklar ilgilendiler. Bedrettin abi ve Mustafa Teke'de gelince aklıma bir şaka geldi. Garsonlara gelin dedim, biraz bolca bahşişi vererek " Şimdi içeriye bir gazeteci ağabeyimiz girecek adı İsmail Güneş. Siz ona tanıyormuş, onun yazılarını yıllardır okuyormuş gibi yaparak. Ona hoş geldin filan iltifat edip, yazılarını sürekli takip ettiklerini, takdir ettiklerini söyleyin " dedim.
Derken İsmail Güneş içeri yorulmuş ve yüzünü yıkamış şekilde girdi. Garson çocuklar Ismail abiyi kapıda görünce bir karşılama, bir iltifat, yazılar derken sanki çocuklar garson değil film artisti gibi oscarlık, yeşilçamlık rol yapıyorlar.
İsmail abi şöyle bir şaşırdı ve gururla " Görüyorsunuz değil mi arkadaşlar, bizim ünümüz nerelere kadar gelmiş, bizim memlekette kıymetimiz bilinmiyor " diyerek oturdu masaya.
Çocuklar ilk önce yemeği, çayı, suyu ayağa kalkarken sandalyesini çekiyor, arabaya kadar gelip kapısını açtılar.
Biz Bedrettin abi ve Mustafa ile kendimizi zor tutuyoruz.
Arabaya bindik Ankara'ya doğru yola çıktık. Biraz sohbet derken İsmail abi sabah mahmurluğunu attı ve jeton düşünce bana dönerek " Kenan gene senin başının altından çıktı değil mi , olsun genede güzeldi, teşekkürler " deyince arabanın içinde hepimiz karnımız ağrıyana kadar güldük.
Güzel günler, güzel anılardı...!
Önemli olan Baki kalan bu kubbede, hoş bir sada imiş, hayat dediğin....!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.