Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Azrail’i Sevmek

Dört büyük meleği hepimiz biliyoruz. Bunlar Cebrail, Mikâil, İsrafil ve Azrail (Aleyhimüsselam)’lardır.

Bu dört meleğin görevleri nelerdir? Kâinatın yaratılışının en ehemmiyetli neticesi olan insanlarla Rabbâni münasebeti bildiren ve gösteren Cebrail Aleyhisselâmdır.

Ve canlılar âleminde en haşmetli ve en dehşetli olan diriltmek ve hayat vermeği yalnız temsil edip kullukla nazırlık yapan, bakan İsrafil Aleyhisselâmdır.

Ve ölümle terhis etmekteki yaratıcıya mahsus olan İlâhi icraata ait işlere, yalnız temsil edip kullukla nazırlık yapan, bakan Azrail Aleyhisselâmdir.

Ve hayat dairesinde rahmetin en geniş, en zevkli olan rızıktaki Rahmani ihsanları nazırlıkla beraber şuursuz şükürleri şuurla temsil eden Mikâil Aleyhisselâmdır.

Bu büyük meleklerin pek acayip mahiyette olarak bulunmaları ve vücutları ve ruhların bekaları, saltanat ve rububiyetin büyüklüğünün gerekliliğidir. O meleklerin ve her birinin hususi taifelerinin (bölük, takım) vücutları, kâinatta güneş gibi görünen saltanat ve haşmetin vücudu derecesinde kesindir ve şüphesizdir. Meleklere ait başka maddeler bunlara kıyas edilsin.

Bir gün bir duada, "Yâ Rabbi! Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insanların şerlerinden, kötülüklerinden muhafaza eyle!" dedim. Herkesi titreten ve dehşet veren Azrail (A.S.) namını zikrettiğim vakit, gayet tatlı ve teselli veren ve sevimli bir hâl hissettim, Elhamdülillâh dedim. Azrail'i (A.S.) cidden sevmeye başladım. Meleklere iman şartının bu az bir ferdinin pek çok meyvelerinden yalnız bir az meyvesine gayet kısa bir işaret ederiz.

İnsanın en kıymetli ve üstünde titrediği malı, onun ruhudur. Onu kayıp olmaktan ve fenadan ve başıboşluktan muhafaza etmek için kuvvetli ve emin bir ele teslimin derin bir sevinç verdiğini kesin bir şekilde hissettim. Ve insanın amelini (hayır-şer her işlediğini) yazan melekler hatırıma geldi.

Baktım, aynen bu meyve gibi çok tatlı meyveleri var.

Her insan kıymetli bir sözünü ve fiilini bakileştirmek için arzu ve istekle yazmak ve şiir, hatta sinema ile saklamasına çalışır. Özellikle, o fiillerin Cennette baki meyveleri bulunsa, daha ziyade merak eder. Kirâmen Kâtibin (sağ ve sol yanımızdaki sevap ve günah yazan melekler) insanın omuzlarında durup onları ebedî manzaralarda göstermek ve sahiplerine daimî mükâfat kazandırmak, o kadar bana şirin geldi ki, tarif edemem.

Lâtif örnek suretinde bir mânevî temsil rivayet ediliyor ki:

Hazret-i Azrail Aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakka demiş ki: " ruhların alınması, kabzedilmesi vazifesinde senin kulların benden şikayet edecekler, benden küsecekler."

Cenâb-ı Hak, hikmet diliyle ona demiş ki: "Seninle kullarımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım-tâ ki şikayetleri onlara gidip senden küsmesinler."

İşte, bak: Nasıl hastalıklar perdedir; ecelde, ölüm vaktinde evhamlanılan fenalıklarda başvurulacak yerdirler. Ve ruhların alınmasında, kabzedilmesinde hakikat olarak olan güzellik, Azrail Aleyhisselâmın vazifesiyle alakalıdır. Öyle de, Hazret-i Azrail Aleyhisselâm dahi bir perdedir. Ruhları teslim almakta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemâline münasip düşmeyen bazı hâllerde başvurulacak yerdir. O memurluğa bir bakan, nezaret edendir. Ve İlâhi kudrete bir perdedir.

Evet, izzet ve azamet ister ki, sebepler, kudret elinin perdesi ola aklın nazarında.

Tevhid ve celâl ister ki, sebepler ellerini çeksinler hakikî tesirden. (11. Meyveden faydalanılmıştır.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi