Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Eğitim Şart
Eğitim konusu gündeme geldiğinde her vesile ile “Eğitim şart” denilmektedir.
Burada en önemli olan bu sözün içini veya altını doldurmaktır. Bunun sözde anlatılması değil özde hayata geçirilmesi önemlidir. Yoksa “Diplomalı cahiller” yetiştirilmiş olur. Bu konuda ciddi gayret gösterilirse inşallah sonuçsuz kalmaz. Eğer konuyu ilkokul temelinde düşünürsek hem öğretmen, hem öğrenci hem de ebeveyn üzerine düşeni yapmalıdır. İş ortaokul ve liseye geldiğinde öğrenci ve öğretmen ağırlıklı olmaktadır. Ebeveynler sadece teşvik ve takipte kalmaktadır. Üniversite hayatında ise öğrenci hem bir birey-fert olduğu, hem de yaşadığı şehirden başka şehre gitmesi gerekebildiği için kendi ayakları üzerinde durabilmelidir. Yani kendi göbeğini kendi kesebilmeli, bütün işlerini kendi yapabilmelidir. İşte bu noktada annesinin beğenmediği çorbasını, kahvaltı ve yemekler için ısrarını arar, fakat bulamaz.
Kendimizi daha iyi ifade edebilmek, daha iyi anlamak ve daha iyi anlatmak ve hayatta başarılı olmak için kelime bilgimizi artırmalıyız. İnsan ne kadar çok kelime bilirse o kadar iyi düşünebilir ve meramını daha iyi anlatabilir. Günlük 300 kelime ile konuşuyoruz. Bunu 3000’e hatta 30000’e çıkarabilmeliyiz. Bu arada Allah dinlemek için iki kulak ve konuşmak için bir ağız verdiğinden dinlemeyi hiç ihmal etmemeliyiz. “Dinleyen söyleyenden daha iyi anlar.” sözünün anlamını tefekkür etmeliyiz.
Eğitim ve öğrenmenin önemli bir aşaması o işi şahsın kendisinin yapmasıdır. Ne demek istiyorum? Bisiklet sürmek, yüzmek, keman çalmak, bir hat eserini yazmak, araba kullanmak bizzat işin içine girmekle kazanılabilecek becerilerdir. Kedilerin kasapları seyretmesi gibi kırk yıl seyretseniz de bu beceriyi öğrenemezsiniz. Öğrenmeniz için o konu üzerinde ciddi çalışmalı ve eskilerin tabiri ile meleke haline getirilmelidir. Ne iş yapılırsa yapılsın, sanat olduğunda o işi öğrenmek için usta çırak ilişkisi devreye girer. Zaten şu anda medeniyet ve terakki dediğimiz hadise bütün insanlığın birikimidir. Kağıdı Çinliler buldu ise o muhteşem yapıları, camileri, hanlar, hamamları, kervansarayları, imaretleri, köprüleri, kütüphaneleri de bizim ecdadımız yapmıştır.
İşe ehli müdahale ederse bazı şeylerin tereyağdan kıl çeker gibi kolay olabileceğini bir yaşanmış hikaye ile anlatalım:
Chesley Sullenberger (d. 1951) Amerikalı bir emekli hava yolu kaptanı. 15 Ocak 2009'da Manhattan'daki Hudson Nehri'ndeki US Airways 1549 sefer sayılı uçağının kalkışından kısa süre sonra kuşların (Kanada kazlarının) uçağa çarpmasıyla motorların devre dışı kalması yüzünden nehre zorunlu iniş yapmış; 155 yolcunun hepsi hayatta kalmıştır.
Sullenberger, havayolu güvenliği konusunda uluslararası bir konuşmacı ve havayolu güvenliğinde yeni protokollerin geliştirilmesine yardımcı oldu.
3 Mart 2010'da pilot olarak 30 yıl sonra US Airways'den emekli oldu. Sullenbergere ertesi yılın Mayıs ayında CBS News tarafından Havacılık ve Güvenlik Uzmanı olarak işe alındı. Time'ın "2009'un En Etkili 100 Kahramanı ve İkonu"nda ikinci sırada yer aldı.
Kendisi ile ilgili “Sully” isimli bir film de yapıldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.