Prof. Dr. Sıtkı Göksu
DOKTORLAR
(Çünkü onlar DOKTORLAR!..)
Ablam doktor benim. Üniversiteyi birlikte okuduk onunla ve onun doktor adayı sınıf arkadaşlarıyla. Sürekli ders çalışırlardı ara verdiklerinde yatıp dinlenme imkanları yoktu kişisel ihtiyaçlarını giderirlerdi çamaşır yıkarlar dolaplarını düzenlerler vs. ancak yemekte görüşürdük. Bugün ne yapsak diye bir plan hiç yapmadık onlarla. Çünkü onların planları hedefledikleri sayfaları tamamlamaktan ibaretti. Stajları bittiğinde bir hafta sonumuz vardı beraber eğlenmek konuşmak ya da dertleşmek için. Böyle geçti öğrencilikleri şahidim. Az uyumak az eğlenmek az dinlenmek çok çalışmakla..
Sonra bir doktor eşi oldu. Onlarda kaldığımda çalışma hayatı yüzünü gördüm doktorların. Gece susmayan telefonlar yüzünden uyuyamazdım, defalarca eniştem kalkar hastaneye gider gelir belki 2 saat sonra tekrar giyinir tekrar giderdi. Bu hızlı gece hayatından sonra ben gündüz uyurdum ama eniştem yine sabah mesaisine başlardı. Gece kaç defa uyandığından hiç kimsenin haberi yoktu. Sabah poliklinik de 60-70 belki de daha fazla hastasıyla aynı dinamizmle hata asla taşımayan bir mesleğin ferdi olarak kusursuz çalışmak zorundaydı.Yıllar geçti büyük kızları yani benim yeğenim de doktor oldu.Yaklaşık 6 aydır onunla 1 saat zaman geçiremedim, sadece ben değil annesi-babası kardeşleri.. Oturmaktan bel ağrıları başladı gözleri bir başka bakıyor yorgunluğu o kadar belli ki.. Hareketleri robotlaşmış akranları çoktan okullarını bitirdi evlenenler çocuk sahibi olanlar bile var. O daha TUS denen Allah'ın cezası bir sınava girecek, sorun sınav değil zaten çalışıyor ama adaletli bir sınav mı olacak endişesi ömrünü ÖSYM'nin hazırladığı sınavlara endeksli bütün insanlar gibi beni de sardı açıkcası..
Ezberlemek zorunda olduğu sayfalar değil cilt cilt kitaplar var.Saçındaki beyaz sayısı sanırım benden fazla...Toplumun karşısına iki tık tıkla dünya para kazanan insanlar diye atılan doktorlar bir kasaba kuyumcusu ya da orta halli bir müteahhitten lüks bir yaşam sürmüyorlar aslında..
Okul sırasında, sonrasında 36-37 yaşına kadar süren uzman doktor olma serüvenlerinde yaşayamadıkları hayatlarının bedeli bu toplumda herkesin gözüne batırılmaya başlandı. Saygınlıklarıyla oynanmaya, onurları ile oynanmaya toplumda sıradanlaştırılma gayretleri ile şimdilerde mesleki ağırlıkları zedelenme aşamasına getirildiler..
Önüne gelen herkesin istediği gibi hakaret, tehdit savurma hakkını kendinde bulduğu bir konuma bilerek isteyerek kasten getirildiler. Zamanın birinde bir hastanede sıra beklediğini içine sindirememiş siyasilerin öfkelerinin, kinlerinin, ulaşmaları asla mümkün olmadığı doktor saygınlığını ayağa düşürerek intikam alma çalışmasına maruz kalmaktalar.
Bütün bunlara rağmen bu yıl yine binlerce gencimiz kendini bu ateşe atacak ve tıp fakültesi öğrencisi olacaklar.. Sırf ideallerinin peşinde koşma cesaretini gösterecekleri için.. Sırf doktor olmanın insanlığa hizmette zaman, mekan, cinsiyet, ırk, din, dil ayrımı olmadan ölene kadar süreceğini bildikleri için..
Bu millete hizmetin siyasetçiler gibi 5 yıllık değil son nefeslerini verecekleri ana kadar süreceğini bildikleri için, bu meşakkatli yolu gençliklerini yaşamamayı göze alarak seçecekler. İşin garibi yarın sabah, kendilerine hınçla, hırsla, kompleksle dolu hastalara, hasta yakınlarına, siyasilere, particilere, parasıyla boru öttürmeyi alışkanlık edinmişlere, hazımsızlara, hırlıya, hırsıza, yalakaya bu sıfatlarını görmezden gelip hizmet verecekler, yaşatmaya çalışacaklar ölürlerse üzülecekler..
Çünki onlar DOKTORLAR..
Ümit BİL (Ablası, Eniştesi doktor, yeğeni doktor adayı takipçimizin kaleminden..)
(Bu yazı çok kıymetli kadim arkadaşım, dostum Dr. Sadık Bayraktar tarafından bana ulaştı. Ayrıca bu yazı facebook'ta da aşağıdaki adreste: https://www.facebook.com/doktorlarsitesi/photos/%C3%A7%C3%BCnk%C3%BC-onlar-doktorlarablam-doktor-benim-%C3%BCniversiteyi-birlikte-okuduk-onunla-ve-o/10151812986755785/
bulunmaktadır.)
Â
Â
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.