Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Hastalıklar ve Çocuk

Hastalar Risalesi Yirmidördüncü Deva’da şöyle bir cümle geçmektedir: “Masum çocukların hastalıklarını, o nazik vücudlara bir idman, bir riyazet (perhiz, antreman) ve ileride dünyanın dağdağalarına (sıkıntılarına) mukavemet (dayanma) verdirmek için bir şırınga ve bir terbiye-i Rabbaniye gibi, çocuğun hayat-ı dünyeviyesine (dünya hayatına) ait çok hikmetler..”

“hayat-ı ruhiyesine (ruhi hayatına) ve tasaffi-i hayatına (hayatın kirlerden ve kusurlardan arınması,saflaşmasına) medar (sebep) olacak büyüklerdeki keffaret-ü’zzünub (günahların bağışlanmasına vesile) yerine, manevî ve ileride veyahut âhirette terakkiyat-ı maneviyesine (manevi ve ruhi açıdan yüksek derecelere yükselmeler) medar şırıngalar nev'indeki hastalıklar…

Şimdi bu ifadeleri nasıl anlayacağız?

-Bu adeta bahçeyi çapalayan, belleyen veya ağaçları budayan çiftçinin bahçeye ve ağaçları işkence etmediği, bilakis onların daha verimli ve daha güçlü olmasına çalışması gibi hikmetli ve merhametli muamelesidir. İdman yaptıran hocanın derdi de size yormak değildir. Size riyazet (yeme içme konusunda disiplin) uygulayan diyetisyen veya mürşidin derdi de size nimetlerden mahrum edip güçsüz bırakmak değildir.

-Hayata hazırlanmak anlamında; çocuklukta geçirilen birçok hastalık bedenin müdafaa sistemini güçlendirmektedir. Bu hastalıklar, mesela kabakulak gibi, kızamık gibi, çocuklukta geçirilmezse ileri yaşlarda daha ağır seyredebilmektedir. Bu yüzden modern tıb “Bu hastalıkları geçirmeyen çocuk kalmasın” der gibi, aşı programları şeklinde sistemli olarak çocukları “azaltılmış ya da zayıflatılmış şekilde de olsa” bu hastalıklara maruz bırakmaktadır. Diğer yandan çocuğun, hayatın oyun ve oyuncak olmadığını daha erken fark etmesini sağladığı için daha dikkatli bir hayat anlayışı geliştiriyor. Özellikle kronik (müzmin-süregen) hastalığı olan küçücük çocukların büyümüş de küçülmüş denilecek şekilde ağırbaşlı oldukları dikkat çekicidir.

-O yaşta kendisine hastalığından dolayı çevresi tarafından bir şefkat yoğun bakımı da oluyor. Bu da çocukta hayat boyu sürecek izlere sahip “temel güven duygusu”nu besliyor. Psikologlar-psikiyatristler daha ilk yaşında bu duyguyu hisseden insanların ömür boyu daha sağlıklı sosyal ilişkiler kurduğunu söylüyor. Bu duyguyu yeterince yaşamayanların hayatlarında derin izleri ve patolojik tezahürleri hep hissediliyor. Merhamet duygusunun değerini erken yaşta farkeden bu çocuklar toplum hayatında en çok ihtiyaç duyduğumuz şefkat ve merhametin talim ve terbiyesini alıyor. Böylece en büyük problemlerimizden olan bencillikten kurtulup diğerkam olmayı öğreniyorlar. Bu manevi idman, riyazet ve terbiye ile insan hem dünya hayatında önemli bir kazanım elde edebiliyor, hem de bu faziletli hayat sayesinde ebedi hayatını kurtarmaya imkan buluyor.

-Rabıta-ı mevti (ölümünü düşünme) daha o yaşta fark edip dünyanın faniliğini farkedip ayartmalarına esir olmayarak, ileri yaşlarına rağmen hala hayatı oyun ve oyuncak sanacak saçlı çocuklara inad rablerine teveccüh edip ebedi hayata hazırlanabilme şansı veriyor.

-Bazı kalıcı sakatlıklar söz konusu olduğunda da Kehf Suresinde anlatılan “gemiyi delen Hızır’ın maksadının zarar vermek olmadığı” meseli gibi hastalığın çocuklarda bıraktığı kusurun bir hikmet ve rahmet eseri olabileceğini düşünmek hasta sahiplerinin yüreğine bir teselli vermelidir. (Prof. Dr. Mehmet Cesur’un “Hastalıklar ve Çocuk” isimli yazısından alınmıştır.)

<!-- /* Font Definitions */ @font-face {font-family:"Cambria Math"; panose-1:2 4 5 3 5 4 6 3 2 4; mso-font-charset:0; mso-generic-font-family:roman; mso-font-pitch:variable; mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;} @font-face {font-family:Calibri; panose-1:2 15 5 2 2 2 4 3 2 4; mso-font-charset:162; mso-generic-font-family:swiss; mso-font-pitch:variable; mso-font-signature:-536858881 -1073732485 9 0 511 0;} /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-unhide:no; mso-style-qformat:yes; mso-style-parent:""; margin-top:0cm; margin-right:0cm; margin-bottom:10.0pt; margin-left:0cm; line-height:115%; mso-pagination:widow-orphan; font-size:11.0pt; font-family:"Calibri",sans-serif; mso-ascii-font-family:Calibri; mso-ascii-theme-font:minor-latin; mso-fareast-font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-theme-font:minor-fareast; mso-hansi-font-family:Calibri; mso-hansi-theme-font:minor-latin; mso-bidi-font-family:"Times New Roman"; mso-bidi-theme-font:minor-bidi;} .MsoChpDefault {mso-style-type:export-only; mso-default-props:yes; font-size:11.0pt; mso-ansi-font-size:11.0pt; mso-bidi-font-size:11.0pt; font-family:"Calibri",sans-serif; mso-ascii-font-family:Calibri; mso-ascii-theme-font:minor-latin; mso-fareast-font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-theme-font:minor-fareast; mso-hansi-font-family:Calibri; mso-hansi-theme-font:minor-latin; mso-bidi-font-family:"Times New Roman"; mso-bidi-theme-font:minor-bidi;} .MsoPapDefault {mso-style-type:export-only; margin-bottom:10.0pt; line-height:115%;}size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:36.0pt; mso-footer-margin:36.0pt; mso-paper-source:0;} div.WordSection1 {page:WordSection1;}

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi