Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Çocukluk Ayrı Bir Dünya-3
Hem baba, hem anne, nesil yetiştirmek (üremek) kanunundaki vazifede çok meşakkat çekerler ve çok hizmet görürler. Buna karşılık olarak, yalnız çocuğun dünyada, tam hürmet ve itaatle şefkatlerine ve hizmetleri isterler.
Ayrıca halis bir hürmet ve sadık, doğru bir itaat isterler.
Ve vefatlarından sonra, çocukların salihliğiyle (dindarlıkta çok ileri olmalarıyla) ve iyilikleriyle ve dualarıyla onların amal defterine iyilikler yazdırmalarını isterler.
Ve çocuklar on beş seneden önce masum olarak ölmüşse anne-babalarına kıyamette şefaatçi olacaklardır. Ve Cennette, anne-babalarının kucağında sevimli bir çocuk olacaklardır.
Burada konu ile ilgili olarak çocuklar yağmursuzluk zamanlarında yağmur duasına ve namazına niçin çıkarılıyor? Sorusunun cevabını ararsak:
Her ne kadar yağmur namazının görünen neticesi yağmurun gelmesidir.
Fakat asıl hakikî, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur:
Herkes o vaziyetle anlar ki, onun tayınını (yiyeceğini, erzakını) veren babası, evi, dükkânı değildir. Onun tayınını ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zat, onu besliyor, rızkını veriyor. Hatta en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit annesine yalvarmaya alışmışken, o yağmur duasında, küçücük fikrinde büyük ve geniş bir manayı anlar. Bu dünyayı bir ev gibi idare eden bir Zat var. Hem beni, hem bu çocukları, hem annelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının faydası olmaz. Öyleyse Ona yani hakiki rızık vericiye yalvarmalıyız der, tam imanlı bir çocuk olur.
Çocuk tâziyesine dair risalede "Etraflarında ebediyen yaşlanmayacak çocuklar dolaşır." Vâkıa Sûresi, 56:17. ayetine dair soruda bir kısım eski tefsirler, demişler: "Cennette çocuktan gayet ihtiyara kadar herkes otuz üç yaşında olacak." Bunun hakikati-Allahü â'lem (Allah daha iyi bilir)-şu olacak ki:
Sarih âyet “Vildanün” tâbiri ifade eder ki, dinin farzlarını yapmaya mecbur olmayan ve muhafaza altında bulunmak yönüyle de yapmayan ve bülûğ (ergenlik) çağından önce vefat eden çocuklar, Cennete layık ve sevimli çocuk olarak kalacaklar.
Fakat İslami hükümlere göre yedi yaşına gelen bir çocuğa namaz gibi farzlara baba ve anneleri onları alıştırmak için, teşvik ederek emretmek lazımdır.
Ve on yaşına girse şiddetle namaz kıldırmak ve alıştırmak İslamiyette var.
Demek, "Mecburi (farz) olmadığı halde, nafile nevinden yedi yaşından bülûğ (ergenlik) çağına kadar büyükler gibi namaz kılıp oruç tutan çocukların mükafatı ne olacak? Dindar büyükler gibi büyük mükâfatı görmek için otuz üç yaşında olacaklar." Bu büyük bir kazançtır.
Aklı başında olanlar bu kazancı kaybetmemelidirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.