Mehmet Erol Maraş

Mehmet Erol Maraş

Antakya depremde neden bu kadar zarar gördü? - Deprem bölgesindeki gazeteciler bizi ağlattı...

Kimsenin bilmediği, tarif edemediği ve kimilerine asrın felaketi, kimilerine göre yüz yılın depremi ve kimilerine göre ise Allah’ın gazabı olarak komuoyunda söylenip duruyor. Kim ne derse desin? Gaziantep merkez gerçekten de 10 apartman hariç diğerlerin hasarlar az, orta, ağır gibi durumlar var. Ama asıl felaket Gaziantep’in fay hattında bulunan İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde yaşandı. Yüzlerce insana bu iki ilçe mezar oldu. Tabi böyle bir deprem Gaziantep’in ne geleceğinde ne geçmişinde vardı. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Ben deprem bölgesini tek tek gezdim. İlk önce Gaziantep merkezde kendi yaşadığım apartmanın bitişiğindeki Bahar Apartmanının deprem saatinde yerle bir olduğunu gördüm. Bahar apartmanı da toplam 22 kişiye mezar oldu. Yakın arkadaşlarım, dostlarım vardı. Allah hepsine rahmet eylesin ve mekanları cennet olsun. Yaralı olanlara acil şifalar diliyorum. Depremi bizzat yaşamış oldum. Sonraki günlerde Nurdağı ve İslahiye’ye gittim. Kömürler bölgesi tamamen yok olmuş. İslahiye aynı şekilde Nurdağı gibi depremden nasibi olan en büyük depremzedeler. Sonra İskenderun, Antakya’yı gördüm. Antakya gerçekten yerle bir olmuş. En büyük deprem bence Antakya’da olmuş. Birde şunu söylüyorum; yine yıllardır araştırmacı gazetecilik yapan Soner Yalçın arkadaşımız Antakya deprem gerçeğini yazdığı yazıyla çok güzel anlatmış. Soner Yalçın’ın anlattığına göre,

Roma tarihi deyince akla ilk gelen isimlerden biri, Cassius Dio…
983 yılı kapsayan tarihi, yirmi iki yıl içerisinde seksen kitapla anlattı.
Değindiği konulardan biri de, 13 Aralık 115 tarihinde gerçekleşen ve iki yüz bini aşkın kişinin öldüğü Antakya depremi!
Ölülerin çok olmasının sebebi, Pers seferine çıkan Romalı askerlerin kışı geçirmek için Antakya'da konaklamaları idi. Bu depremden Suriye, İsrail, Lübnan da etkilendi.
Cassius Dio, depremin yüksek kükreme sesiyle başladığını, ardından yerin şiddetli şekilde sallanmaya başladığını, düşen enkaz parçalarıyla çok sayıda insan öldüğünü, pek çok insanın enkaz altında kaldığını, takip eden günlerde artçı depremlerin devam ettiğini vs. yazdı…

Keza:
Antakya'da 245 yılında, 526 yılında yine binlerce kişinin öldüğü ağır hasarlı depremler yaşandı. (20 Mayıs 526 günü olan depremde, Meryem Ana Yortusu'na gelen ziyaretçiler nedeniyle ölü sayısı üç yüz bine yakındı.)
Antakya'nın deprem tarihini uzun yazmayayım; tespit edilen MÖ 148 yılından 1894 yılına kadar 54 şiddetli deprem oldu…
Şuraya gelmek istiyorum:
Antakya ve diğerleri…
Onca yıkıcı depreme/ birinci derece deprem bölgesi olmasına rağmen, insanlar fayın üstünde yaşamaya niçin devam ediyor?
Doğanın/ fay hattının büyük tuzağı bu sorunun yanıtı:
Depremler; verimli ovaların, bol su kaynaklarının, şifalı suların, bazı maden yataklarının oluşum ve gelişiminde doğrudan veya dolaylı etkilerde bulunarak insanlara büyük olanaklar sunar! Antakya'daki Asi Nehri ve Türkiye'nin en verimli Amik Ovası gibi…

Büyük depremlere yol açan Şili'deki Domeyko Fayı'nın dünyanın en değerli bakır yataklarını ortaya çıkarması gibi…
Biliyoruz ki, insanlar yerleşik hayata geçtikten sonra yeraltı suyu gibi doğası zengin yerleri tercih etti. Anadolu'nun niçin ilk yerleşim yeri olduğunu sanıyorsunuz?
Keza, insanlar kendine zararlı olacağını bilmeden dönüşümler yaptı. Örneğin: Asi Nehri havzasında tatlı suyun bulunduğu Amik Gölü vardı. 1940'dan 1974'e kadar uzanan çalışmalar sonucu göl kurutulup tarıma açıldı! Sonra, zayıf zemin olduğu bilinerek, onca insanın uyarısına rağmen havaalanı yapıldı. Depremle pistin yıkılması tesadüf olabilir mi? Hangisini yazayım, alüvyon zemine bina inşa edilir mi?
Kuşkusuz şunu demiyorum:
Buralara yerleşim olmasın!
Faydan depremden kaçış yok…
Ama bakınız:
Kuzey Anadolu Fayı, 1939 yılında Erzincan'ı yıktı; 32 bin 968 ölü.
Aynı fay hattı 1999 yılında Marmara'yı yıktı; 18 bin 373 ölü.
Bu fayların yine yıkımlara sebep olacağını realite değil mi?

O halde:


Deprem bölgelerine uyumlu yaşam inşa etmek zorundayız. İşte, yerleşim yeri seçimi bunlardan yalnızca biri… Antakya, yıllar içinde sağlam zeminler bulunan Habibi Neccar Dağı'nın batı yamacına kaydırılsa yıkım bu derece olmayacağı sır eğil. Dağdaki tarihi surlar yerinde duruyor…
Ki bu yazıda inşaat ya da denetime filan girmeyeyim, o ayrı mevzu…
Yazacak çok konu var; bırakalım Japonya'yı ABD'yi, Çin'i filan… Büyük depremler yaşayan Şili, geliştirdiği anti-sismik teknolojilerin ihracatını yapıyor bugün!

Evet:

Binlerce yıl önce, insanlar depremin sebebini bilmiyordu.
Binlerce yıl önce, insanlar depremle yaşamayı bilmiyordu.
Ya günümüzde? Yapan ülkeler nasıl yapıyor? Biz neden yapamıyoruz?
Çünkü halkımız, yıkımın bir düzen-iktidar sorunu olduğunu kavrayamıyor.
Çünkü halkımız, korkuları ve hataları ile yüzleşmiyor, kaçıyor ve “kadere” sığınıyor.
Bu durumda Antakya’nın deprem gerçeğini sayın Soner Yalçın çok güzel kaleme almış. Kendisine teşekkür ediyorum.

KAHRAMANMARAŞ-HATAY-ADANA VE ADIYAMAN’DA KAÇ GAZETECİ ARKADAŞIMIZ VEFAT ETTİ?
Birde deprem gerçeğinin yanı sıra kendi meslektaşlarımızla ilgili durumlarını gündeme getirmeye çalışıyorum. Kahramanmaraş’ın Aksu TV ve Adıyaman’ın Mercan TV bu depremde yerle bir olmuş. Aksu Tv’de bir çok arkadaşımız hayatlarını kaybetti, can verdiler. Ben burada Aksu’nun yönetime başsağlığı diliyorum. Yine çok sevdiğim ve uzun yıllar dostluğumuz bulunan Mercan TV’nin genel yayın yönetmeni İskender Korkut, aslen Malataya’lıdır ama uzun yıllar Adıyaman’da Televizyon ve gazetecilik yapar. İskender’de genç yaşta göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Gazetecilik her zaman zor meslek olduğunu söylerim, riskli iştir. Bazıları iki satırı bir araya getiremez ama cakasını satar ama öyle bir iştir ki, böyle dostlarının ve sevdiklerinin haberleri acı bir şekilde yapmak zorunda kalırsın. İskender ile bir çok anımız var. Anadolu yayıncular birliğimi dersin, Ratem’de mi dersin. Nerede televizyoncuların sorunu varsa İskender’in her yerde görürdüm. Hayat bu kadar acımasız ki, İskenderi’mizi de aldı götürdü. Ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.
Bunun yanı sıra Antakya, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Adana’da toplam 23 gazeteci depremde hayatlarını kaybetti. İşte o isimler;
ADIYAMAN
Burak Alkuş (Adıyaman Ses), Hidayet Özdemir (Gazeteci -Yazar), İskender Korkut (Mercan TV), Kemal Öner (Adıyaman Telgraf), Muhammed Akan (Adıyaman Haber) Ruhi Akan (Jet Haber), Yunus Emre Doğan (Mercan TV), Zübeyir Pektaş (Halkın Sesi), İsmail Hakkı Koçak (Mercan TV), Fatih Bayın (Radyo Tek)
 
HATAY
Ayşe Figen Arlı (İskenderun Ses), Haluk Arlı (İskenderun Ses), Burak Milli (AA), Gökhan Aklan (İHA), İzzet Nazlı (DHA), Neşet Alkan (Haber Ekspres), Erhan Yılmaz (23 Temmuz) Mehmet Tekin (Emekli Gazeteci), Hasan Seid Okay (Emekli Gazeteci), 
 
K. MARAŞ
Mustafa Yüzbaşıoğlu (Bugün), Aziz Çevlik (Manşet), Fatih Nalbantbaşı (Maraş Medya Merkezi)
 
ADANA
Meltem Özgen (CRT TV sunucusu)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Erol Maraş Arşivi