Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Kur'an da Hurma ve Üzüm
" Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümden de hem sarhoş edici bir içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Akıllarını kullanan bir topluluk için şüphesiz bunda bir delil vardır." Nahl Sûresi, 16:67.
Bu ayeti Muhammed Hamdi Yazır şöyle tefsir eder: Bir sarhoş edici, bir de güzel rızık alırsınız. Bu âyet, sarhoş edici şeylerle ilgili olarak ilk inen âyettir. Bununla içki henüz haram edilmiş olmamakla beraber görülüyor ki, güzel rızka karşılık zikr edilmiş ve dolaylı yoldan güzel bir şey olmadığı anlatılmıştır. Öncesine de dikkat edilince anlaşılır ki, güzel rızık ile sarhoş edici şeyin karşılığı süt ile işkembe ve kanın karşılığının benzeridir. Bu ise dinin yasak ettiği şeyin haram olduğuna işarettir. Dolayısıyla burada güzel rızıktan maksat, pekmez ve ondan yapılan şeyler gibi tatlılardır. Nahl Sûresi, 16:67.
Nahl Sûresi, 67. âyeti dikkat nazarımızı hurma ve üzüme götürüp der ki: "Aklı bulunanlara, bu iki meyvede yani hurma ve üzümde tevhid için büyük bir âyet, bir delil ve bir vesika vardır."
Evet, bu iki meyve, hem gıda ve rızık, hem yemiş, hem çok lezzetli yiyeceklerin kaynaklarıdır.
Yiyeceklerin kaynakları olmakla beraber, susuz bir kumda ve kuru bir toprakta duran bu ağaçlar, o derece bir kudret mucizesi ve bir hikmet harikasıdır.
Ve öyle bir helvalı şeker fabrikası ve ballı bir şurup makinesidir.
Ve o kadar hassas bir ölçü ve mükemmel bir intizam ve hikmetli ve dikkatli bir sanattırlar.
Zerre kadar, çok az aklı bulunan bir adam, "Bunları böyle yapan, elbette bu kâinatı yaratan zât olabilir" demeye mecburdur.
Çünkü meselâ bu gözümüz önünde bir parmak kadar asmanın üzüm çubuğunda yirmi salkım var. Ve her salkımda, şekerli şurup tulumbacıklarından yüzer tane var.
Ve her tanenin yüzüne incecik ve güzel ve lâtif ve renkli bir mahfazayı giydirilmiş. Ve nazik ve yumuşak kalbinde, hafıza kuvveti ve programı ve tarihçe-i hayatı hükmünde olan sert kabuklu, ceviz içli çekirdekleri konulmuştur.
Ve karnında cennet helvası gibi bir tatlı ve Kevser Suyu gibi bir balı yapılmıştır. Bütün yeryüzünde, hadsiz benzerlerinde aynı dikkat, aynı hikmet, aynı sanat harikasını, aynı zamanda, aynı tarzda yaratmak, elbette açıklıkla gösterir ki, bu işi yapan bütün kâinatın yaratıcısıdır.
Ve nihayetsiz bir kudreti ve hadsiz bir hikmeti gerektiren şu fiil, ancak Onun fiilidir.
Evet, bu çok hassas mizana ve çok maharetli sanata ve çok hikmetli intizama, kör ve serseri ve intizamsız ve şuursuz ve hedefsiz ve istilâcı ve karıştırıcı olan kuvvetler ve tabiatlar ve sebepler karışamazlar, ellerini uzatamazlar. Yalnız, yapılmışlıkta ve kabulde ve perde olmakta, Rabbânî emir ile çalıştırılıyorlar. (7. Şua’dan faydalanılmıştır.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.