Gaziantep bölgesinin elektrik enerjisi dağıtım işini yapan firma olan Enerjisi firması hakkında iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Yaklaşık 6 aydan buyana düzensiz kesintiler, olmaması gereken arızalarla anılan Gaziantep’te Enerjisa firmasına tepkiler dinmek bilmedi. Vatandaşın aklında tek bir soru var. Cimer’e, Bakanlıklar’a, sosyal medyaya ve tüm kamu yayınlarına yansıyan Enerjisi şikayetleri neden mantıklı cevaplarla karşılanmıyor.

Hava muhalefeti, aşırı yüklenme gibi aslı olmayan iddialar ile kendini savunan firmaya yaptırım uygulanmaması kafaları karıştırıyor. Şimdi vatandaş soruyor, ‘Enerjisa’nın ağası kim?’ Elektrik dağıtım işini üstlenen firmanın Gaziantep bölgesinde yaptığı yanlışlar başka bir yerde yapılsa firmaya çok büyük cezalar kesilirdi, uyarılar alırdı ve son olarak sözleşmesi fesh edilirdi. Ama nedense Enerjisa’ya kimse ses çıkarmıyor. Şehri ziyarete gelen birçok iktidar ve muhalefet vekillerine vatandaş ardık yol, su gibi şikayetleri değili zamanlı zamansız kesilen elektrik sıkıntısını sorar oldu. Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birisi olan Gaziantep’in teknoloji kenti olarak adı anılırken, kesilen elektriklerin sorumlusu Enerjisanın bu şehre bu kadar eziyet etmeye hakkı yoktur.
Enerji hatlarının yenilenmesi, vatandaşa yüksek kaliteli ve düzenli enerji sağlanması için altyapı çalışmalarına önem verdiğini açıklayan firma kendi ile çelişir durumda açıklama yapıyor. Hemen hemen her gün bize gelen bültenlerde şu bölgede kesinti, bu bölgede bakım adı altında 8 saati aşan kesintiler yapılıyor. Madem bu kadar altyapı yenileniyor ise neden kesinti sayısı artmaya devam ediyor. Gaziantep’in yolu, suyu gelen göçü kaldırıyorda elektrik trafoları mı kaldırmıyor. Anlamadım gitti. Artık halk, sorunlarını soran siyasilere ‘Her şey iyi ama bu elektrik kesintilerine çözüm bulamayacakmısınız’ diyorsa siyasilerin de Enerjisa’ya artık bi dur demesinin zamanı gelmedi mi. Birçok ilde böyle kesintiler söz konusu değilde sadece Gaziantep’te böyle sıkıntılar gündeme geliyorsa bu işin altında bit yeniği vardır diye düşünüyorum.
1,5 yıldır yaşadığımız pandemi sıkıntısı artık son buldu. 1 Temmuz itibari ile yasaksız günlere merhaba diyeceğiz ama Rusya’da artan vakalar ve Türkiye’ye giren rusların sayısının her geçen gün artması inşallah korkulan tabloyu ortaya koymaz. Türkiye’de vaka sayısı her geçen gün düşerken, ani bir artış yasak günlerine tekrar dönmemize neden olabilir. Onun için yasaklar olmasada mesafe ve hijyen kurallarına dikkat ederek yasaksız günleri yavaş seyirde atlatırsak vakaların da düşmesine katkımız olmuş olur. Düğünler, taziyeler, toplu yemekler ve eğlence mekanlarının açılmasıyla ekonomik olarak sıkıntılar bir nebze aşılmış olacak. İşçiler, işsiz kalanlar yeni pazarda pay sahibi olacaklar. Yasakların bitmesiyle oturuma açılan restoran ve kafelerin de iyi denetlenmesi lazım. Birçoğuna lafım yok ama bazı işini bilen kurnaz işletmeciler, fiyatlara kafasına göre zam yaparak geçen 1 yılın acısını çıkarmaya çalışırsa hem şehre hemde esnafa zarar verecekler. Bir küçük suya 5 lira fiyat yazan işletmeler vatandaşın ilk tercihi olmasa da 80 liralık kıymanın şişini 30 liraya satan fırsatçılara rağbet etmeyelim. Yani kısacası pandemi yasakları bitti diye eski hesaplara dönmenin, hemen rehavete kapılarak cin olmadan şeytan çarpmak isteyen işletmecileri ilgili yerlere şikayet edelim. Turist beklerken, adımız kazzıkçı esnafa çıkmasın. Bu önlemleri şimdiden almazsak yarın çok geç olabilir. Pandemi ile keşfedilen zamandaki kayıplarımız, uzun bir süre daha bizi yormaya devam edebilir.