Abdulkadir Geylani hazretlerinin tayyi mekan tayyi zamanla ilgili bir menakibini İbn-il Arabi hazretleri şöyle anlatır.
Hazret halvethansindeyken birden ayağa kalkar ve kapıya yönelir talebelerinden biri de peşi sıra arkasından gider.Önce bahçeye sonra çöle doğru yürümeye başlarlar şeyh talebesinin arkasından gelmesine ses çıkarmadığından üç dört adımlık bir mesafe ile takip eder.Aniden yürümekte oldukları kumların ayakları altından uzaklastigini bir anda yükseldiklerini dağların ovaların ayakları altında dürüldüğünü ve kısa bir süre sonra ormanlık alana ayak bastiklarini biraz yürüdükten sanra bahçesinde mezarların da bulunduğu bir dergaha vardiklarini iceride loş kandiller yanan bir odaya girdiklerini orada bulunan altı kişinin ayağa kalkıp hazrete saygıyla niyaz ettiklerini anlatır.
Hazret yerde serili büyük posta oturdu,Ölmüs bir adam önünde yatıyordu.
Aniden kapıdan birisi girdi ve selam verdi.yerdeki ölüyü sırtına alıp gitti.Hazret bu sırada orada bulunan altı kişiye bazı kelamlar eder ancak lisanimizca konuşmasına rağmen ben anlayamadım der. Birazdan biraz evvelki zat bu defa yanında saçı başı dağılmış bir adamla hızla içeriye girer ve hazretin önüne bırakir.Hazret adama kelime-i şehadet getirtir seni yedilere kattım mübarek olsun el Fatiha der,ve okuyanlar teker teker aynı sekilde ayağa kalkar biz de geldiğimiz gibi kapiden çıkıp yine yolları dürerek Bağdat'ta ki dergaha döndük ve hiç konusmadik.Ertesi gün adam Şeyhine bu fakirin dün gece ne yaşadığıni sordu .Hazreti Abdulkadir,yedilerden birinin vafat ettiğini ve hazreti hizirin yerine bu mecusiyi bulup getirgini ve kelime-i şehadet getirterek yedilere kattığını söyledi.
Buyuklerin işlerine akıl sır ermez.Rabbim idrakimizi arttırsın dileyenleri de nasibdar eylesin.

HAYIRLI CUMALAR dilerim