Biz yasak dinlemeyiz

12 Mart’ta Türkiye’de görülen ilk korona vakasının ardından başlayan yasaklar sonrası yapılan uyarıların hiçbir işe yaramadığını şimdi gördük. Toplum olarak yasaklara olan merakımız tüm uyarılara rağmen yine başa dönmemize engel olamadı. Ve kısıtlamalara tekrar döndük. Ancak burada kısıtlamaları tekrar uygulamaya koyan irademi yoksa yasakları hiçe sayarak virüsün yayılmasına imkan yaratan vatandaş mı suçlu tartışması yine gündeme geldi. Günlük 100’ün üzerinde can kaybının yaşandığı ülkemizde kısıtlamalarla

HABERİN VİDEOSU

VİRÜSÜN MESAİ SAATLERİ


Vatandaş kısıtlamalara Eyvallah desede uygulamaya konulan kısıtlama saatleri ve kapatılan işyerlerinin sahipleri ve çalışanlarının isyanını duymamak elde değil. Hafta sonu 20.00 ile sabah 10.00 saatleri arasında tedarik zinciri ve bazı meslek grupları kapsam dışı bırakılarak uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması ‘Virüsün hafta içi bulaşmaimkanı yokta hafta sonumu var. Veya akşambulaşıp sabah bulaşmıyormu’ soruları dilden dile dolaşıyor.

ESNAF VE ÖĞRENCİNİN DURUMU
Öte yandan kapatılan eğlence mekanı sahipleri ve çalışanları ile, berberler, lokanta ve restoranların paket servis yapması ve dolayısıyla iş kapasitesinin yüzde 70 oranında düşmesi yeni bir ekonomik sıkıntıyı ve işsizlik problemini tekrar üst sınıra taşımayacak mı? Mağdur olan öğrenci servisçileri, lokantacı, berber, restoranlar, kafe ve kahvehaneler ile sayamadığım bağlantılı birçok iş kolunun geçimini sağlaması için gereken maddi destek ve ardından tekrar eski kapasitesini bulması için nasıl bir destek sağlanacak buda merak konusu. Diğer taraftan bir yılını sınavlara hazırlanarak geçiren ve lise, Üniversite beklentisi içinde olan online ders gören öğrenciler nasıl yüz yüze sınava girecek ve nasıl bir başarı oranı yakalanacak buda hem velilerin hem de öğrencilerin en büyük sıkıntısı olarak göz önünde duruyor.

KÜÇÜK ESNAF BAŞKAN KÜSBEOĞLU’NA SESLENDİ


Bu önemli süreçte küçük esnaf bu kadar mağdurken dertlerini anlattıkları bir kurum var. O da Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği. Gaziantep’teki esnafın temsilcisi odaların üst kurumu olan Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği’nin de zor durumdaki esnafın yanında olmasını bekliyorum. Esnafların serzenişi de kulak tıkamamak lazım. Ben Odalar Birliği Başkanı Ömer Küsbeoğlu’nu hem Başkan olarak hem özel yaşamında çok iyi tanırım. Yardımsever, aktif ,girişken bir insan olan Başkan Ömer Küsbeoğlu’na da üyelerinin, yani küçük esnafın notunu da iletmek isterim. ‘Sayın Başkan Odalar Birliği’nin tek işi Gaziantep’in Ankara’daki Federasyonda temsili değildir. Odalardan aidat toplamak ve kredi çeken küçük esnafa borcu yok kağıdı vermek için kurulan bir yer değil. Odalar Birliği Ankara’da temsil ediliyorsa işsiz kalan ve kapanmak zorunda kalan esnafa, Federasyondan bir bütçe ayrılıp dağıtılmasını sağlayın. Makam ve temsil gideri adı altında yapılan harcamalardan yapılan kesintiler, oturum parası adı altında alınan maaşlar veya diğer gider kalemlerini kısarak oluşturacağınız fondan zor durumdaki esnafın bir kısmına yardımcı olun. Çünkü bu süreç geçici bir süreç ama seçimle gelinen Odalar Birliği koltuğuna tekrar aday olduğunuzda size oy verecek biz küçük esnaf yapılan iyilikleri de kötülükleri de unutmayız.’ Evet, Ömer Başkanım esnafın sesini duyar ve gereğini yapar. Duymazdan gelirse Yönetim Kurulu’nda yer alan Oda Başkanları esnafın sesine kulak tıkamazlar. Çünkü, ‘Mahkeme kadıya mülk değil’ atasözü gibi ‘Başkanlık koltuğu da kimsenin bir ömür oturacağı yer değil’. Bu zor günde esnafı duymazdan gelenler önümüzdeki seçimde mutlaka esnaftan olumsuz cevap alırlar. Ben başarılı Başkan Ömer Küsbeoğlu’nun birçok başarılı projede gösterdiği performansı esnafına sahip çıkarak ta göstereceğine inanıyorum.

NELER YAPILABİLİR..?
Virüsün yayılmasını engellemek ve vaka sayısını en aza indirerek kalıcı hastalıklar ve ölümlerin önünü geçilmesi hepimizin beklentisi. Ancak bunu başarmak için önce kurallara uymamız gerekmez mi. Maske-mesafe ve hijyen kurallarını hiçe sayarak kendi yarattığımız ikinci dalganın bilançosunun da daha acı olmaması için yetkililerden çok vatandaşa daha büyük görev düşmez mi. Uyarıları hiçe sayan, izolasyon ve karantina sürecine uymayarak başkalarının hayatını da tehlikeye atanlara caydırıcı adli cezalar verilemez mi. Hastanelerdeki bulaşıcı hastalık vakalarını düşürmek için ev ziyaretlerini bir süreliğine bitirmek, düğün, eğlence ve cenaze toplanmalarını tamamen bitirmek virüsle mücadele de yol almamızı hızlandırmaz mı.?

ORTAK AKIL VİZYONU
Biz Gaziantep halkı olarak yasaklara rağmen çıkış yolları aramaya devam edersek, yetkililer ne yaparsa yapsın bu virüs asla bitmez v e yeni kötü tablolar da Gaziantep ismi ön sırada yer almaya devam eder. Yani, uyarılarla değil, birey olarak alacağımız tedbirlerle bu virüs sürecini daha öne çekebilir ve en az hasarla kurtulabiliriz diye düşünüyorum. Ben bu süreçte, ekonomik sıkıntılarla boğuşan işçi ve dar gelirli kesimi, üretmek için çırpınan sanayiciyi, bulaş riskini aza indirmek için mücadele eden yetkilileri, sivil toplum örgütlerini ve toplumunher kesimini ciddi ciddi düşünmeye davet ediyorum. Yasaklarla değil, düşük vaka sayıları ile anılan bir şehir olmak çok zor değil. Sözde değil özde uygulanan tedbirlerin her zaman Türkiye’ye örnek şehir olarak gösterilen Gaziantep’te daha titiz hareket edilmesini ve sanayide gösterilen ortak akıl vizyonunun virüsle mücadele de gösterilmesini bekliyorum.

Haftaya görüşmek ümidiyle hoşçakalın…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.