“Aşırı ekran kullanımı epilepsiyi tetikleyebilir”
İSÜ Liv Hospital Bahçeşehir Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Belma Doğan Güngen, 12 Şubat Uluslararası Epilepsi Günü dolayısıyla epilepsi hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu.
“Türkiye’de 750 bin civarında epilepsi hastası var”
Epilepsinin, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkilediğini söyleyen Doç. Dr. Güngen, “Dünyada 65 milyon civarında epilepsi hastası olduğu tahmin edilmektedir. Her yıl yaklaşık 2.4-2.5 milyon yeni epilepsi hastası eklenmektedir. Ülkemizde de bu sayı 700-750 bin civarındadır” diye konuştu.
“Tetikleyen durumlar”
Beyin nöronlarındaki anormal ve aşırı elektriksel deşarj sonucu ortaya çıkan, ani elektriksel aktivitelerin neden olduğu tekrarlayıcı nöbetlere epilepsi denildiğini ifade eden Doç. Dr. Güngen, epilepsi nöbetini tetikleyen sebepler hakkında şu bilgileri paylaştı: “Epilepsi hastalığında hiçbir neden olmadan epilepsi nöbetleri ortaya çıkabildiği gibi, birçok tetikleyici de mevcuttur. Bunlar arasında enfeksiyonlar, kafa travmaları, kanamalar, bazı damar hastalıkları, doğumsal gelişimsel anomaliler, bazı metabolik bozukluklar, dijital elektronik temasın fazlalığı ve genetik nedenler epilepsi oluşumuna neden olabilir. Ayrıca epilepsi hastalarında uykusuzluk, ekran teması, bazı ışık aktiviteleri içeren ortam veya oyunlar, ilaçlar, enfeksiyonlar var olan hastalık nöbetlerini tetikleyebilen sebeplerdir.”
“Çocukluk ve yaşlılıkta daha sık görülebilir”
Epilepsi nöbetlerinin hangi yaşlarda başlayabileceğine değinen Doç. Dr. Güngen, “Hastalık cinsiyet olarak erkek ve kadınlarda eşit sıklıkta görülmektedir. Epilepsi nöbetlerinin yaş dağılımına baktığımızda ise geniş bir yaş aralığı ortaya çıkabilmekle birlikte, çocukluk ve yaşlılık döneminde daha sık ortaya çıktığı gözlenmektedir. Nöbet sırasında düşmeye bağlı beyin travmaları, vücutta oluşabilecek ciddi yaralanmalar olabilir. Ayrıca bazı nöbetler hastalarda hipoksi durumu oluşturarak beyne zarar verebilir” şeklinde konuştu.
“Kafa travmaları neden olabilir”
Doç. Dr. Belma Doğan Güngen, epilepsinin nedenlerini şu şekilde sıraladı: Kafa travmaları ve beyin enfeksiyonları, genetik, inme ve damarsal patolojiler, demansiyel veya diğer nörojeneratif hastalıklar, çocuk yaş grubundaki bazı malfarmasyonlar ve anne karnında geçirilen enfeksiyonlar, tümörler.”
“Baş dönmesi belirtiler arasında”
Epilepsi belirtilerinden bahseden Doç. Dr. Güngen, “Epilepsi hastanın beyindeki etkilenen bölgenin bozukluğuna göre belirtiler değişebilir. Baş dönmesi, vücutta kasılma, dişleri sıkma, baş sallama, sabit noktaya bakma, istemsiz göz kapağı oynaması, şuur kaybı, vücutta uyuşma hissi, ağızda çiğneme hareketi gibi birçok belirti görülebilir. Ayrıca nöbet öncesi korku, uyuşma, görme duyma değişiklikleri, hoş olmayan kokular gibi ‘aura’ dediğimiz öncü belirtiler olabilir” dedi.
“Hasta öyküsü (anamnez) teşhiste çok önemli”
Epilepsi tanısının nasıl konulduğunu dile getiren Doç. Dr. Güngen, “Nörolojik muayene ve hastanın öyküsü en önemlisidir. Tetkik olarak kan testleri incelenmelidir. Metabolik sorunları ve enfeksiyonu dışlamak için bu durum gereklidir. Elektroensefalogram (EEG), beyninizdeki elektriksel aktiviteyi kayıt altına alıp epilepsiyi teşhis etmek için kullanılan en yaygın testtir. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) ise beyin anatomik yapısını değerlendirmek için mutlaka istenmelidir” açıklamasında bulundu.
“Genetik yatkınlığı olanlar risk altında”
Doç. Dr. Güngen, epilepsi nöbetleri için risk altındaki grupları ise şöyle sıraladı: “Çocuk ve yaşlılar: Hastalık, erkek ve kadınlarda eşit sıklıkta görülmektedir. Epilepsi nöbetleri herhangi bir yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte, çocukluk ve yaşlılık döneminde daha sık ortaya çıkmaktadır. Beyinde lezyonu olanlar: iskemi, kanama, travma, inme, enfeksiyon bulguları.
Genetik yatkınlığı olanlar
Elektronik ortama maruz kalma: Günümüzde elektronik ortama aşırı maruz kalma özellikle çocuklarda risk oluşturmaktadır.”
Tedavi seçenekleri
Doç. Dr. Güngen, epilepside tedavi yollarını ise şu şekilde paylaştı: “Medikal ilaç tedavisi. Cerrahi ameliyatlar: Epilepsi pili, nöbet aktivitesi tetikleyen lezyonu çıkarma vs. Ketojenik diyet. Uygun hastalarda ise vagus sinir stimülatörü denilen tedavi uygulanabilmektedir. Göğüs altına yerleştirilen pil, vagus sinirini belli aralıklarla uyarır.”
Yanlış önyargılar hastaların yaşam kalitesini düşürüyor
Epilepsinin uzun süreli tedavi ve izleme gerektiren bir hastalık olup hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilediğini belirten Doç. Dr. Güngen, “Toplumda saklanmakta ve tanıları, tedavileri etkin olamayan birçok epilepsi hastası mevcuttur. Toplumun yanlış ön yargıları nedeniyle de bu hastaların yaşam kaliteleri daha da düşmektedir. Onların tüm sosyo-kültürel ve özel ihtiyaçlarını gözeten bir iletişim kurulup doğru yönlendirilmelidirler. Epilepsi ile ilgili hastaya ve yakınına tüm bilgiler verilmeli, ilaç düzenleme ve sakınılması gereken yaşam değişiklikleri anlatılmalıdır. Hastaya, hastalara yönelik hazırlanmış güncel internet siteleri hakkında bilgi verilmelidir” dedi.
Tedavi edilebilen bir hastalıktır
Epilepsinin tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu ifade eden Doç. Dr. Güngen, “Tek bir ilaçla bile çözüm sağlayan milyonlarca hasta mevcuttur. İlaçlarla hastaların kontrol altına alınma oranı yüksektir. Medikal tedaviye dirençli hastalarda ise, cerrahi ve vagal sinir stimülasyonu önerilmektedir. Nöbetlerin hastaların hayatlarını sosyal yaşamlarını olumsuz etkilemesini önlemek için tüm çabayı hasta ve hasta yakını ile birlikte göstermek gerekir. Hastalara uykusuzluk, açlık ve bazı ilaç gruplarının nöbetleri tetiklediğini belirtmek lazımdır” diyerek sözlerini noktaladı.
Kaynak : İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.