Çocukluğumun geçtiği sokaklardayım bugünlerde. Buralarda çocukluk anılarımın taptaze kokusunu arıyorum sürekli. Ancak henüz bulabilmiş değilim. Bir zamanlar mahalle arkadaşlarımızla çıkıp oynadığımız bu rengarenk sokaklar şimdi suspus olmuş. Hiçbirinden çocukluğuma dair bir iz kalmamış. Bazen sohbet edesim geliyor bu sokaklarla. Ancak konuşmaya başladığımda tanınmıyormuşum gibi bir izlenim alıyorum. Gibisi yok bu işin; tanınmıyorum.
Mahallenin tüm sokakları yenilenmiş buralarda.
Çok farklı olmuş bu sokaklar.
Ayrıca eskiden olduğu gibi cıvıl cıvıl değil.
Derin bir sessizlik kaplamış buraları.
Hatırlarım, çocukken mahalledeki teyzeler inerdi evlerinin önüne, demlerlerdi çaylarını, başlardı bir muhabbet ve alır götürürdü kendisini.
Biz çocuklar da her zaman olduğu gibi çeşitli oyunlar oynar, eğlenirdik doyasıya. Ama şuan görüyorum ki hiçbir tadı kalmamış buraların.
Dedim ya, ruhsuzluk hâkim olmuş buralarda.
Bir gün çocukluğumun geçtiği eve gittim. O ev bile çok değişmişti. Duvarlar boyanmış, sıvası yeniden Bir ziyaret etmek maksadıyla içeri girdiğimde süründüğüm ve koşuştuğum taş zemin parke zemin olmuş. Rengârenk evimiz sıkıcı ve ruhsuz bir hal almıştı.
Çok değildi isteğim; sadece çocukluk hatıralarımı tazelemekti.
Olmadı, yapmadılar bunu da.
Bir çocukluk anısını bana çok gördüler.
Değişiyor dünya bütün hızıyla. İmkanlar çoğaldı; zamanlar kısaldı. Gelişen imkanlar bizden kanaatimizi, ruhumuzu, maneviyatımızı ve hatıralarımızı sildi götürdü. Çocukluğumuzun, anılarımızın geçtiği mekanlar, mahalleler, sokaklar ruhunu kaybetti. Dahası biz kendimizi kaybettik.
Nereye gidiyoruz, bir soralım kendimize. Geri gelecek mi bizden gidenler? O da büyük bir meçhul.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.