Dünya büyüyor ama içimiz küçülüyor ne yazık ki gün geçtikçe. Nüfus arttıkça insani değerlerimiz eksiliyor. Maddiyatımız çoğaldıkça da maneviyatımız azalıyor.
Şehirlerimiz büyüyor giderek. Sanayiler gelişiyor. Konut sayıları artıyor. Taşıt sayıları da bir o kadar artıyor giderek. Kısacası büyüyoruz evet. Gelişiyoruz doğru.
Ancak değinmek istediğim bir şey var. Birbirimizi sevmemeye başladık büyüyen şehirlerimizin içinde. Her gün monotonlaşan hayatımızda işten eve evden işe giderken kalabalıklar içerisinde olan insanları göremez olduk.
Ve daha da önemlisi…
Selamı unuttuk.
Selamlaşmaktan uzaklaştık her geçen gün. Bir insanı görüp selam veremedik; zorlandık veyahut selam verildi bize duyduğumuz halde almaz olduk selamını. Selam veren birisine ondan kötü bir söz işitmişiz gibi ters ters bakar olduk. Selam veriyoruz alt tarafı bu bakış ne diye?
Halbuki selam demek selamet demek. Barış, esenlik, huzur demek.
Selam verince bir insana onun selametini, barış ve esenliğini istiyoruz. “Selamun Aleyküm” demek Arapça bir lügat ve manası “O Selam, selamet, barış, esenlik seninle olsun” demek. Duyunca verdiğimiz karşılık “Aleyküm selam” da “Bana dilediğin o barış, esenlik, huzur seninle de olsun” demek.
Bir düşünün karanlıkta yapayalnızsın. Birisinin yaklaştığını hissediyorsun arkadan. Yaklaştıkça tedirginlik duyuyorsun. Sonra bir ses duyuyorsun: “Selamun Aleyküm”.
Anında rahatlıyorsun.
Çünkü selam dileyen adamdan zarar gelmez biliyorsun. Dahası sen de karşılık veriyorsun: “Aleyküm selam”
Bu defa da bir samimiyet oluşuyor, sıcaklık oluşuyor ortamda.
Bu yüzdendir “Aranızda selamı yayınız.” Kutlu beyanı ile muhatabız.
Birbirimize selametle yaklaşmak; samimiyetle yakınlaşmak için selamı yaymalıyız. Bir işyerine girerken, bankta oturan biriyle karşılaşırken, yürürken kısacası insanı gördüğümüz her yerde büyük küçük, tanıdık tanımadık her insanla selamlaşmamız gerekiyor.
Buradan yürekten bir sesle:
“Selametle”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.