Son günlerde bakalım kendimize. Yanlış anlaşılmasın kimseyi suçlamıyorum. Haddim değildir benden başkasını tenkit etmek. Ben sadece kendimi tenkit ederim; kıssadan hisse çıkarmaya, yaşananlardan ders almaya çalışırım. Bu da hepimize düşen bir yaklaşımdır diye düşünüyorum.
Geçtiğimiz hafta köşem boş duruyordu; yazmak istemedim. Bir yazıp bin ah işitmek istemediğim bir süreç vardı çünkü. Dolar kurundaki dalgalanma, dünyayı kasıp kavuran (altını çiziyorum bunu yaşayan tek biz değiliz) ekonomik sallantı haklı olarak insanları huzursuz etmişti. Yazdıklarımı okuyunca habbeden kubbe olmasın pire deve olmasın diye biraz geride kalmak istedim. Ama içimde birikti yeniden yazmak istiyorum.
İnkâr etmiyorum; ekonomik sallantıdan etkilenmeyen yok elbette. Öyle ya da böyle herkes bu geminin içerisinde ve fırtınaya da hep birlikte yakalanıyoruz tabi olarak. Esnafı, memuru, asgari ücretlisi, işçisi vs. Toplumun her kesimi artan fahiş fiyatlardan haliyle etkileniyor. Öyle de böyle de herkes hayatını idame ettirmek zorunda. Yükselen fiyatlar da bundan dolayı herkese aynı etkiyi gösteriyor.
Bu süreçle alakalı en başından beri yaptığım bir analizi buradan da paylaşmak isterim.
Kurdaki yükselişle araç fiyatları, elektronik ürünler, akaryakıt gibi maliyetlerin zamlanması çok büyük vehamet doğurmaz. Dolar yükselirse tabii olarak yüzde yüz dışarıdan ithal edilen bu ürünler yükselecektir. Bu durumda imkanı el veren arabaya biner, imkanı olan elektronik ürünler alır.
Peki ya gıda fiyatlarının yükselmesi?
Dolardan daha hızlı ve fazla yükselen temel gıda maddeleri herkesi istisnasız herkesi etkiler. Ekmek, süt, yumurta, bulgur, mercimek, çay, şeker… Evine götürmezse olmaz bir insan. Hiç kimse aç duramaz. Ancak gıda fiyatlarında dolarla endeksli olsun veya olmasın bu artışa elbette kimse dayanamaz. Çünkü bu insanların midesine çökmektir.
İşte tam olarak burada samimiyetle imtihan oluyoruz. Elbette dolara endeksli ürünlerde haliyle artışlar olacak; lakin bu kadar fahiş fiyatlar hangi vicdana sığar? Nasıl telafi edilir bunun vebali? Ben vicdanıma soruyorum bu soruları. Her birey de sormalıdır diye naçizane tavsiyede bulunuyorum.
Dolar kuru geçtiğimiz akşamdan itibaren adeta yere çakıldı. Samimiyetimizi tam burada ortaya koyalım her birimiz. Zıpkınla yükselttiğimiz fiyatları aynı hızla ivediyle aşağı çekelim artık bence.
Neticede hiçbirimiz parayla imtihan olmuyoruz; samimiyetle imtihan oluyoruz hepimiz şuanda.
Esnafı, sanayicisi, çiftçisi, memuru, ev sahibi…
Özetle hepimiz.
Artık samimiyetimizi gösterme zamanı gelmedi mi sizce de?
Dedim ya bunları özellikle kendime söylüyorum.
Selametle kalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.