Geçtiğimiz Pazartesi günkü maç sonrası yazımda üç farklı mağlup olan takıma şunu yazmıştım.
Ben başkan Akınal ve yönetimin yerinde olsam bu mağlubiyet sonrası tüm takıma galibiyet primi verirdim.
Gerçektende öyle değil mi ?
Sarın filmi geriye 4. Dakika ve Trabzonspor 10 kişi ve sahada inanılmaz istekli, arzulu, hırslı, pres yapan, mücadele eden hem ligin üstünü değiştirmeye, hemde bu sezon hiç mağlup olmayan Trabzonspora karşı galip gelmek isteyen bir takım var.
Bu demorileze pozisyona ve art niyetli yönetime, çılgın taraftar, müthiş ve zorlu ambiansa rağmen Trabzonspor takımını sahasına hapseden, 25 şutla kalesini döven, direkler, çizgiler, kaleci, defans ve edgarie, hugo ile savunan bir takım haline getirdik.
Zaten dünkü karşılaşmanın sonucu ve iyi oyunun sinyallerini Trabzonspor önünde gelmişti, dünde Konyaspor gibi ligin şu ana kadar tek mağlubiyetli, zirvede tutunmaya çalışan bir takıma karşı maçın hemen başında mağlup, berabere, öne geçtik ve sonrası yer uçağı Mendy'nin sol kanattan bindirmeleri ile galibiyet ve üç puan geldi.
Konyaspor önünde alınan galibiyet üç puanın çok ötesi, moral, özgüven, yukarılara çıkışın habercisi.
Zaten bu takımda bu mali gücü ile bunu hak ediyor. Şimdi oyun organizasyonu, saha içi mücadelesini saha dışındaki ve kulüp organizasyonlarıyla desteklemek gerekiyor.
Bunun yolunuda, çözümünüde gerek yazılar, gerek ikili dialoglar ve sohbetlerle söylüyorum.
Bu takımın tesislerini scout ve benzeri departmanlarını bu şehrin akil adamları ve bilenleri ile desteklemek gerekir.
Sonrası şehirle, taraftarla, basınla, spor caimasıyla bütünleşmek ve zirve yürüyüşü demektir.
Selamlar Suat Arslanboğa..!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.