Mustafa Özzorlar
PAZARTESİ SENDROMU!
Genelde Pazar gecesinden etkisini göstermeye başlayan Pazartesi sendromu, kişinin kendisini stresli, mutsuz ve endişeli hissetmesine neden oluyor. Pazartesi sendromunun oluşması ile ilgili yaygın kanı, Pazartesi'nin yoğun ve bilinmezlerle dolu bir haftanın habercisi olmasıdır. Pazartesi sendromu aslında medikal ya da psikolojik bir bozukluk değil, günlük olağan bir duygu durumudur. Ve bu durumu azınmayacak kadar çok kişi yaşıyor. Yaşayanları bir kenara bırakıp, yaşamayanlar üzerinden ilerleyelim ve onlar içinde Pazartesi günü çok sevilen bir gün olmadığını söylesem yanlış olmayacaktır.
Okulların tatil olduğu bir dönemde bu yazıyı yazdığım için, okula gidenler diyemeyeceğim ama işe, her sabah hastaneye veya eğitime v.s. gitmek için yola yüzbinlerce kişi koyuluyor. Ve herkes gideceği yere sakin ve sıkıntısız bir yolculukla gitmek ister. Olağandışı durumlara kimsenin gücü yetmez ama bazı durumlar, yanlış kararlar ve müdahale edilebilir aksaklıklar, insanı çileden çıkarıyor. Bugün kendimin bizzat yaşadığı bir örnekten bahsedeceğim!
Hergün Beykent'ten; Adliye'ye yolunu kullanarak işyerine gidiyorum. Ve fabrikaların personel servislerinin bir çoğunun da kullandığı bu güzergah, özellikle sabah ve akşam trafiği açısından oldukça yoğun. Sabah 9'dan akşam 17'ye kadar ise sakin bir yol. Özellikle belediyelerin yaptığı refüj sulama, peyzaj düzenleme veya altyapı v.s. gibi çalışmalar illaki olacak ama saatini gözden geçirip özellikle sabah ve akşam saatlerinde yol daraltmaların önüne geçilebiliri de ekleyerek, bu yol için en büyük sorunun EDS olduğunu söylemek istiyorum. Yolun geniş bir yol olmasına rağmen hız sınırının 70 olması da ayrı bir sorun ancak asıl soru şu!ÂEDS'ler sadece ceza için mi var?ÂElektronik Denetleme Sistemi (EDS) ile trafikte denetim kolaylaştığı gibi, cezalarında oldukça caydırıcı olduğu bir sistem olduğu çok açık. Kimse hız yapamıyor, yapanın cebinden asımsanmayacak bir para çıkıyor. Bugün Pazartesi olmasına rağmen ve sabah gelirken aşağıda bahsedeceğim bir olay yüzünden gerilmiş olmama rağmen yine hoşgörüyle yaklaşıp, bunları büyükşehirde yaşamanın kuralları olarak kabul edelim ve bu kuralların bizim can güvenliğimiz için olduğunu varsayalım..
Yukarıdaki resim, Pazartesi günü işe gitmek için 20 dk ışıklarında beklediğim ve ancak geçebildiğim sorunun sebebi zincirleme bir kaza. Hayatta herşey var, kazanında nerde nasıl geleceği belli olmaz. Ancak, ceza konusunda kimseye göz açtırmayan ve kırmızı ışık ihlallerinin cezaya dönüştüren Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) Kameraları, sadece ceza vermek için mi var? Kırmızı ışık ihlali yapana ceza vermek için Kameralara bakan memur arkadaş, bu kavşağa müdahale gerek anonsu geçerek buraya ekip yönlendirip, bu stres ve çileye son verebilir. Ama zaten kazayı yapan kişiler, muhtemelen trafik polisini aramış bekliyorlar. Benden sonra daha ne kadar kişi bu çileyi çekti. Ne zaman son buldu bilmiyorum. Emin olun, kestiğiniz cezaların tebligatı, ekiplerden daha çabuk geliyor! Pazartesi sendromu olmayan birisini düşünüyoruz ya hani(!) Temmuz'un sıcağında 20 dk ışıklarda kuyruk bekleyip, kazanın olduğu şeritteki kişilerin sol şeritlere kaymasının çaldığı süreler ve gerginlikleri hesaba katarsak! Bu nasıl bir duyarsızlık ve vurdumduymazlık anlamak mümkün değil. Bu şartlarda bir Pazartesi'ne merhaba diyen kişinin verimliliği nasıl olur?! işyerine geç kalmışlığı sıkıntı oldumu?! Bugün yaşadığı gerginlikler ikili ilişkilerine ne derece yansıyacak? Ve bu stresli durumları birçok kişi Pazartesi sendromu v.s. gibi algılasa da, bunun tek bir adı var! İŞİNİ İYİ YAPAMAYANLARIN, BİZE HEDİYESİ(!)!
Kimin umrunda(!)HİÇ KİMSENİN!
Bende zaten öylesine yazdım(!)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.