Önce Napolyon'un o çok bilinen anekdotu ile başlayayım. Savaşın kaybedildiğini öğrenen İmparator, komutanları toplar ve sorar; "Söyleyin bakalım savaşı neden kaybettik?" Korkudan tir tir titreyen generaller, birkaç nedeni var derler ve saymaya başlarlar; "Bir, barut bitti!" Napolyon, "Tamam gerisini saymana gerek yok." diyerek generalin konuşmasını hiddetle keser.

Bizim durumda aynı.
Yani Gaziantep FK Adil Konukoğlu, Mehmet Büyükekşi sonrası gelinen nokta para yani cephane bitti.
Diğer etmenleri saymaya gerek yok ;
Bu takım ve bu şehir bu noktaya özel jetten, THY'den servise nasıl geldi. Bu Memik Yılmaz'ın çok aman aman isteğide değildi ?
Ama iş adamısınız böyle bir konjöktürde size Vali bu görevi tevdi ve anahtarı teslim ediyor. Yok deme şansınız külliyen yok.

Sonrası ;
Takım deprem nedeniyle ligten çekildi. Takımdaki futbolcular dağıldı. Bizim imparator diye her sezon övgüler dizdiğimiz Maksim bile Beşiktaş'ta son beş, üç dakika yer bulabilirken Ertuğrul İstanbulspor'da bile oynayamadı. Figuero, Kitsou, Papy, Günay, Hanusek, Furkan, Lazar, Burak bir çoğu ya gönderildi, ya yeterli süre alamadı.
Sonra bu sezon başlangıcı öncelik deprem, haritada Suriye ve Irak sınırı en önemlisi para derken bırakın kaliteli takviyeleri en önemli isimler gitti. En başta kaptan Günay yedek kalmayı bile bile şampiyonlar ligi müziğinin ritmine kapıldı. Kitsiou, Hanusek, Tosca gibi banko isimler gitti.
Yerlerine ucuz olsun bizim olsun anlayışı ile getirilenler ilk üç haftada sıfır katkı verdiler.
Tabiki burası süper lig basit hataları affetmez.

Şimdi gelelim yapılacaklara ;
İhtilal ilk önce kendi evlatlarını yer mantığı ile hareket edip bu şehrin ve camianın çocuğu, 10 yıldır antrenör, yardımcı hoca, sportif direktör ve şimdi üç haftalık teknik direktör Erdal Güneş'i gönderirsek, şehir ve kulübün içerisindekilerin çoğununda isteği ve beklentisi bu. O zaman bu kulübe yeni bir Erol Bulut vakası ve kamburu yaşatırsınız. Yeni teknik direktör demek, en az yedi sekiz tane transfer demektir. Paranın olup olması önemli değil nasıl olsa TFF ve finansal kurallar var, yazdırır paramızı alır diye bedava yine gelirler.
Sonrası Erzurum, Bursa, Mersin, Malatya, Diyarbakır olur.
Yapılacak olan en başta sakin olmak ve yeniden transfer politikasını, oyun planını gözden geçirmek.
Bakın ilk üç maçta gözlemlediğim en önemli olay kaleci yani tutanın sıkıntı. Onun için bu iş Galatasaray'ın dördüncü kalecisi ile olmaz zaten taraftarda Konya'da Batuhan'ın ipini çekti. Acilen bu takıma Karce gibi biri lazım.

Nereden bulacağız derseniz ;
Bakın şimdi Norveç. Danimarka, İsveç, Finlandiye, İzlanda, Letonya, Estonya gibi ülkelerde lig bitiyor, hedeften kopmuş takımlardan iyi transferler yapılır. Papy'nin yanına iyi bir stoper ve bir santrofor.
Yani çok değil sadece üç transfer ama baba, kaliteli transferler.
Sonrası Papy,Ertuğrul, Furkan, Jevtovic, Maksim, Mustafa Eskihallac, Lazar, Gradel gibi isimlerle iyi bir toplantı, maddi, manevi birliktelik sağlanırsa bu kaotik ortamdan çıkılır.
Yoksa herkesin beklediği Erdal Güneşi gönder, transferlerde yeniden sil baştanla Galatasaray maçından sonra Güneş gider, arkasından üç maç sonra oklar size döner.
Sonrası Gaziantepsporun akibeti olur.

Dinlersiniz bilemem, uygularsınız bilemem ama 30 yıllık tecrübem ve bu şehrin skor yazarı değil, çocuğu, evladı ve ibanla değil imanla yazan biri olarak size yol gösteriyorum. Çünkü ben süper ligi yazmak isterken bu şehrin taraftarlarınında İcardi, Dzeko ve Abubakarı seyretmelerini istiyorum.

Karar sizin sayın başkan ;
Lütfen şu akıl vericilerini ve size bu transferleri yaptıranları gözden geçir.