Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Yüzleşmeye Var mısınız?
İnsanın, bilhassa Müslümanın sağlam sığınağı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Evet, insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine karşı bir kalbin mevcut bulunmasıdır. Ta ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler, değiştirsinler. Ve lezzetlerde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.
Bediüzzaman diyor ki: Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldım. Yemin ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi olan, merhum annemden aldığım telkinler ve manevi derslerdir. O dersler fıtratımda, yaratılışımda adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Diğer derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum annemin ders ve telkinlerini, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer esas çekirdek olarak gözle görüyorum. Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli öğretmeni, onun annesidir.
Bu girişlerden sonra rahmetlik Yaşar Torun Abinin hatırasına geçiş yapabiliriz. Selahattin Yaylamaz Hoca anlatıyor: 2010 yılıydı. Gaziantep’te dönemin Şahinbey Belediye Başkan Yardımcısı (şimdi rahmetlik oldu) Yaşar Torun ile tanıştım. Yaşar Torun ile bir düğünde beraberdik. Düğünde seminer vermek üzere bulunuyordum. Seminerimin konusu tabii ki evlilik, eş ve iletişim, yani aile konularıydı. Seminer sonrası fırsat bulup sohbet ettik. Yılların tecrübesine sahip olan Yaşar Torun ağabeyin anlattığı bir hatıra, cidden ibret alınacak türdendi. Kendisinden dinleyelim:
1995 yılıydı, o zamanlar uçağın henüz pahalı olduğu yıllardı. Eşimle birlikte İstanbul’a gitmiştim. Yine otobüs ile Gaziantep’e dönüyorduk. Ben otobüste hiç uyuyamam.17-18 saatlik bir otobüs yolculuğunda maalesef hiç uyuyamam. Eşim yanımda derin uyku çekerken ben uyuyamam. Yolculuğumuz devam ederken saat sabahın 04.00’ünü gösteriyordu. Saatler geçmişti ve otobüsün kadın hostesini takip ediyordum. İstanbul’dan bu yana tam 15 saattir bu kızcağız sürekli bir şekilde ona buna ya su taşıyor ya bir içecek yetiştiriyor ya bir isteğini yerine getiriyordu. 45-50 kişilik otobüste herkesin hizmetçiliğini yapan bu kadına pek acımıştım içimden.
Uyuyamadığımı fark etmiş olacak ki “Amca saatlerdir insanlara hizmet ediyorum, bakıyorum hiç uyumadınız. Siz de benden bir şey isteyin de getireyim.” deyiverdi. Ben de “Kızım, ben bu saatte teyzenden (eşinden bahsediyor) bile bir bardak su isteyemem, sen maşallah insanlara hizmet edeceğim diye fır dönüyorsun.” dedim. “Maşallah, eşine de böyle hizmet ediyorsan adamı ihya ediyorsundur.” diye de ekledim. “Ben eşimden boşandım amca” dediğinde içimde yaşadığım fırtınayı anlatamam. İki de çocuğu varmış ve çocuklarına bakmak için hosteslik yapıyormuş. “Neden boşandın?” diye sordum. “Anlaşamadık be amca!” diye cevap verdi. “Neden anlaşamadınız ki kızım, anlaşamayacak ne var? Maşallah, hizmet ve çalışma şevkini gördüm, kocana da böyle hizmet ettikten sonra anlaşamayacak ne var ki? Dedim. “Ben kocama hiçbir zaman bu şekilde hizmet etmedim amca.” diye karşılık verdi. “A kızım, eğer kocana bu kadar kişiye ettiğin hizmetin çeyreğini yapsaydın o kaçan kocan seni boşamazdı.” dediğimde, gözleri ıslanarak, “O zaman bunları bilmiyordum, bana kimse böyle şeyler söylemedi. Kime sorduysam boşan git dedi.” diyordu.
(Kadın mutluysa herkes mutludur. Selahattin Yaylamaz, Hayat Yayınları, İstanbul 2016.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.