Son Dakika: Gaziantep'te Nefes Alacak Hava BİLE YOK!Hava kalitesinde sınıfta kaldık: Alarm zilleri Gaziantep için çalıyor!
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı “Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” çalışması yayınlandı. Bu yıl dördüncüsü yayınlanan rapora göre, Türkiye’nin bazı illerinde yıllardır çözülemeyen ciddi hava kirliliği sorunları yaşanıyor. Son 5 yılın hava kalitesinin incelendiği raporda, 2020 yılında ölçüm yapılan istasyon sayısının arttığına dikkat çekildi. Ancak TÜİK tarafından 2020 yılına ait ölüm verileri açıklanmadığı için; 2017 yılından beri her sene hesaplanan hava kirliliği kaynaklı ölüm sayısının bu yıl belirlenemediği vurgulandı.
12 ilde tüm yıl hava kirli
Raporda, hava kirliliğinin Türkiye’nin 12 şehrinde artık tüm yıla yayılan bir sorun olduğunun altı çizildi. Rapora göre; Muş, Iğdır, İstanbul, Sinop, Malatya, Edirne, Tokat, Kayseri, Denizli, Düzce, Karabük, Ağrı ve Ankara’daki 15 istasyonda 2020 yılı boyunca yapılan ölçümlerde ‘yüksek hava kirliliği’ gözlemlendi. Türkiye’de sadece Bitlis ve Hakkari’de hava kirliliği (PM10) DSÖ kılavuz değerlerinin altında ölçüldü. Hava kirliliğinin en yüksek oranda olduğu şehrin ise Muş olduğu açıklandı. Muşlular yılın 306 günü kirli hava soludu. 2020 yılında hava kalitesi en düşük çıkan iller ise Iğdır, Ağrı ve Muş oldu. Türkiye’nin hava kalitesi açısından en kirli illeri listesinde son 4 yıldır ilk sırada yer alan Iğdır, 2020 yılında yerini Muş’a bıraktı. 5 yıldır Iğdır, Kahramanmaraş, Manisa, Ağrı ve Düzce’de hava kirliliği sorununun kronikleştiği ifade edilirken bu şehirlerde ‘Acil Temiz Hava Eylem Planları’ açıklanması gerektiği vurgulandı.
3 büyük şehirde ilçelerin havası kirli
Rapora göre, 2020 yılında İstanbul’da PM10 ortalamasının önceki yıllara göre daha düşük seviyelerde, ancak uzmanlar bu seviyenin dahi DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerlerin iki katı olduğuna dikkat çekiyor. Raporda, İstanbul’un Mecidiyeköy, Sultangazi, Esenyurt ve Alibeyköy ilçelerinde PM10 ortalamasının DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 3 katından fazla seviyede olduğunu ortaya koydu. Ankara Siteler istasyonunun yakınında ise yıllık PM10 ortalaması DSÖ kılavuz değerlerinin dört katını aştı. İzmir’deki en kötü hava kalitesi, 2016 yılından beri ölçüm verileri kamuoyu ile paylaşılmayan Aliağa’da ölçüldü. İlçede, DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 2 katından fazla bir kirlilik yaşandığı ortaya konuldu.
THHP’DEN temiz hava çağrısı
Kara Rapor 2021’i yayınlayan Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) önerilerini ise şöyle sıraladı:
‘Hava Kirliliği ile Mücadele Stratejisi’ geliştirilmeli
İller bazında Temiz Hava Eylem Planları oluşturulmalı
PM2.5 ve PM10 değerleri başta olmak üzere tüm kirleticiler ülke genelinde düzenli olarak izlenmeli ve açıklanmalı
Hava kirliliğinin sağlık etkilerini hesaplamayı sağlayacak ölüm sayısı gibi veriler açıklanmalı
Çevre mevzuatına uyması için gerekli yatırımlarını tamamlamayan kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin verilmemeli
Endüstriyel yatırımlardan Sağlık Etki Değerlendirmesi Raporu istenmeli
Hava Kirliliği Mevzuatı DSÖ kılavuz değerleriyle uyumlu hale getirilmeli
Fosil yakıt desteklerine son verilmeli ve adil geçiş planları yapılmalı Alternatif enerji kaynakları, ulaşım araçları desteklenmeli
Sağlık Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı STK’lar, meslek örgütleri işbirliğine gitmeli, korona sonrası dönemde hava kirliliğini azaltmak için planlar yapılmalı
Rakamlarla hava kirliğiği
Küresel ölçekte, alt solunum yolu enfeksiyonu kaynaklı her 6 ölümden 1’i PM2,5 maruziyetine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yaklaşık yılda 7 milyonun üzerinde kişi iç ve dış ortam hava kirliliğinden dolayı hayatını kaybediyor. Havadaki PM2,5 partikül maddeler akciğerlere ulaşarak iltihaplanmaya ya da kalp ve akciğer hastalıklarına neden olabiliyor. Dolayısıyla bu partiküllerin havadaki oranı kirliliğin en önemli göstergelerinden biri. Dış ortam hava kirliliğinin küresel ölçekte her yıl 4,2 milyon erken ölüme neden oluyor. Bu rakam Ebola, HIV/AIDS, tüberküloz ve sıtma sebebiyle gerçekleşen ölümlerin toplamından 2,7 milyon daha fazla. İnce partikül madde (PM2.5) yalnızca Avrupa'da her yıl yaklaşık 400 bin ve dünya çapında 4 milyonun üzerinde erken ölüme neden oluyor. 2020 yılında dünyada ilk defa hava kirliliği İngiltere’de ‘resmi ölüm sebebi’ kabul edildi. Türkiye, henüz taslak halinde olan bir yönetmelik ile AB’nin 2015’te kabul ettiği ve DSÖ’nün yeni açıklanan kılavuz değerlerinin 5 katı olan kanserojen PM2,5 yıllık limitine 2029’da ulaşmayı hedefliyor. Endonezya, Fransa, Polonya ve İngiltere gibi pek çok ülkede hava kirliliğinin olumsuz sağlık etkileri nedeniyle bireyler tarafından hükümetlere davalar açılıyor. Fransız Mahkemesi, sınır dışı edilmek istenen astım hastasının Bangladeş’teki hava kirliliği nedeniyle ‘hayati tehlike’oluşacağını kabul edip ülkesine geri göndermeme kararı verdi.
“45 şehirde hava kirliliği ulusal sınır değerlerini bile aştı”
Raporu değerlendiren THHP Koordinatörü Buket Atlı, geçen yıl yeterli derecede ölçüm yapılabilen 175 istasyonun yüzde 97,7’sinde yıllık PM10 ortalamasının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün kılavuz sınır değerlerinin üzerinde olduğunu açıkladı. Ayrıca, 9 ilde hava kirliliğiyle ilgili yeterli partikül madde (PM10) verisinin bulunmadığını söyleyen Atlı, “45 şehirde hava kirliliği ulusal sınır değerlerini bile aştı. 2020 yılında Türkiye’deki 42 şehirde kanserojen olan ince partikül (PM2.5) seviyesi yeterli düzeyde ölçülmedi. PM2.5 hava kirliliği kaynaklı hastalık yükü ve ölümleri anlayabilmemiz için en temel gösterge, ancak ülke genelinde ölçümü yapılmıyor ve hala mevzuatta PM2.5 için limit değer bulunmuyor. Diğer yandan 2020 yılında ölüm verileri açıklanmadığı için hava kirliliğinden kaynaklı ölüm sayısını hesaplayamadık. Türkiye, 2030 yılına kadar hava kirliliği kaynaklı erken ölümleri yüzde 55 azaltacağını taahhüt etti. Artık büyük bir halk sağlık sorunu olan hava kirliliği ile mücadele için ulusal düzeyde bir hava kirliliği ile mücadele stratejisinin açıklanması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Kirli hava COVID-19 virüsünün vücuda girişini kolaylaştırıyor”
Temiz Hava Hakkı Platformu bileşenlerinden Halk Sağlığı Uzmanları Derneği temsilcisi Melike Yavuz ise, “Araştırmacılar hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde COVID-19 vaka ve ölüm sayılarının daha yüksek olduğunu gözledi. Bu gözlemlerin daha ileri araştırmalarla desteklenmesine ihtiyaç var. Kirli havanın COVID-19 virüsünün vücuda girişini kolaylaştırdığını mekanizmaları ile gösteren bilimsel kanıtlar mevcuttur. Ayrıca hava kirliliği sebep olduğu kronik hastalıklar nedeniyle COVID-19 hastalığının şiddetini arttırıyor. Araştırmalar özellikle ince partikül (PM2.5) ve daha çok trafikten kaynaklanan azot dioksite (NO2) kısa veya uzun süreli maruz kalmanın, yüksek COVID-19 enfeksiyon ve ölüm oranlarına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu gösteriyor.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.