Bayramımız Bayram Olsun...
Sizi biraz maziye, eski günlere götüreyim.
Bestekâr Hemşehrimiz Sayın EROL GÜNGÖR'den 1953 yılına ait bir Gaziantep Bayram anısını sanırım zevkle okuyacaksınız.
68 yıl önce Gaziantep’te bayram günleri nasıldı?
Yıl 1953 bundan tam 68 yıl önce. O tarihte 12 yaşındaydım.
Ramazan bayramını, daha sonra kurban bayramını ve diğer tüm
Milli bayramlarımızı, daha dün gibi hatırlıyorum.
O günün çocukları olarak ne kadar eğlenir, sevinir ve mutlu olurduk.
İnşallah bu günün çocukları da bizden daha mutlu olsunlar.
Eski bayramları babalarından, dedelerinden dinlesinler
En güzel geleneklerimizi, örf ve adetlerimizi devam ettirsinler.
Daha da ileriye götürsünler. 1950’li yıllarda Gaziantep’te ramazan ayında
Özel kâhkeler ve simitler çıkardı. Ördek, kaz, horoz şeklinde
Çocukların severek yediği yumuşak kâhkeler çıkardı.
Üzeri ılık sıvı sade yağla yağlanmış yağlı kâhkeler vardı.
Yine üzeri tamamen susamla kaplanmış küncülü kâhke çıkardı.
Mayıs aylarında taze peynir zamanında peynir yağından yapılmış
Beyti yağlı kâhke yapılırdı. Çok lezzetli idi. Evlerde kış için çarşıdan
Çokça peynir alıp kış ayları için tuzlayıp küplere dolduran aileler,
Bu işlem sırasında çıkan peynir yağından beyti yağlı kâhke yaptırırlardı.
Bu gün pahalıya geldiği için yapılmadığı söyleniyor.
Bence bazı simit fırınları bunu hatırlayıp, özel Gaziantep simidi olarak,
Masrafına göre ücretini de ekleyerek yine bir fark yaratabilirler.
Yine o eski yıllarda Ramazan Ayında tel helvası çıkardı.
Lezzetini tarif edemem. O kadar zevkle yerdik ki, ağzımız gözümüz
Helvanın o tatlı tozu ile hem hal olurdu. Ve bayram günü mutlaka
Her evde yuvarlama yapılırdı. Allah rahmet eylesin annem
Hayriye Güngör de yuvarlama dahil çok güzel yapardı tüm Antep yemeklerini.
Ben ve kardeşlerim bayramın ilk günü sıra ile teyzemlere,
Dayımlara ve amcamlara bayramlaşmak için el öpmeye giderdik.
Çocuklar önden gider, büyükler bir iki saat sonra bayramlaşmak için
Ziyaretlere başlardı. Önce küçükler büyüklere giderdi.
Büyükler bütçesine göre çocuklara bayram harçlığı verirlerdi.
O yıllarda küçük ebatta sarı on kuruşun, biraz büyük olan 25 kuruşun bile değeri vardı. 68 yıl önce bazı dar gelirli yakın akrabalardan
Çok cüzi bayram harçlıkları aldığımızı, fakat rahmetli amcam
Turgut Güngör’e bayram için el öpmeye gittiğimiz zaman
Bana 5 lira kağıt para (bu günün en az 100 lirası) bayram harçlığı
Verdiğini hiç unutmam. Birdenbire zengin olduğumu hissederdim.
Çocuk sevindirmeyi çok iyi bilirdi amcam.
Bir ilkokulda başöğretmen idi. Güler yüzlü, neşeli bir insan olan
Turgut amcamı çok severdim. O da beni çok severdi.
Allah rahmet eylesin. Nurlar içinde uyusun. Mekânı cennet olsun.
Bayramdan birkaç gün önce her evde çocuklara yeni ayakkabı,
Elbise, çorap, v.s alınırdı. Tabi her aile bütçesine göre davranırdı.
İstanbul’a gidenler hediye olarak o günkü şık takta kutularla
Kuru baklava ve tel helvası götürürler, İstanbul’dan Antep’e gelenler ise
Hacı Bekir şekeri ve lokumu getirirlerdi. Bayramlarda o yıllarda
Bayram yeri dediğimiz, eski şıra hanın karşısındaki boş arazide
Kurulan sahada salıncak, dönme dolap, atlıkarınca gibi
Eğlence araçlarının bulunduğu yerde bir iki saat
Eğlenmemize ailelerimiz izin verirdi. Yani bu günkü
Lunapark benzeri bir yer olan bayram yeri dediğimiz yer
Tabi o yıllarda biraz ilkeldi. İri yapılı iki büyük adam
İçine on çocuk binen dev salıncağın iki yanına ayakta dikilir ve
Var kuvvetleri ile çömelip kalkarak salıncağa hız verirlerdi.
Gök gürlüyor gibi ses de çıkartırlardı, salıncağa hız verirken.
Ben 1956 yılında 15 yaşında henüz bir çocukken
Bana emanet edilen üç kardeşim ve teyze, dayı, amca
Çocuklarından ve birkaç komşu çocuğundan oluşan
Yaşça benden küçük toplam 15 çocuk ile bu bayram yerine
Gittiğimi, onları götürüp, eğlendirip, sağ salim geri getirip
Evlerine ailelerine teslim ettiğimi, bu sayede akrabalarımdan
Komşularımızdan, anne ve babamdan çok övgü aldığımı
Dün gibi hatırlıyorum. Yani sorumluluk duygum, görev anlayışım ve
Babalık vazifem sanki o yıllarda başlamış gibidir.
Mutluluk ve başarı için verdiğimiz emekler, insana zor gelmez ve
Güzel birer sevgi tomurcuğu olarak gönüllerde iz bırakır.
Dini bayramlar gibi resmi bayramlar da tabi bir başka güzeldi.
Sadece bir cümle ile özetlemek istersek: Yüzü gülmeyen,
Bayram zevkini ve mutluluğunu tatmayan ve
Bayrama katkısı olmayan bir tek insana rastlayamazdınız.
Tüm şehir, eğlenmeye, sevgiye, saygıya ve mutluluğa doyardı.
Sanki herkes gençleşirdi. Yaşlılar bile yaşlılığın tadını çıkarırdı.
İnşallah bugünün ve yarınların bayram günleri de hep güzel geçsin.
Tüm dostlarımın bayramını kutluyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.