İŞ MAHKEMELERİNDE NEDEN İŞÇİ HAKLI TARTIŞMASI?

Bu hafta yine aynı konuyu geniş şekilde incelemeye karar verdim. Yaptığım tüm araştırmalarda son 5 yıldan bu yana Gaziantep'teki iş mahkemelerinin diğer illere oranla işçinin lehine, işverenin aleyhine karar verdiği ortaya çıktı. Halbuki 5 yıl önceki dönemlere baktığımız da "Devamsızlıktan" işten kendi isteğiyle ayrılanlara otomatikman tazminatsız işlerinden ayrılabileceği yönünde karar verilirken, son dönemlerde ilgili mahkemeler hem topu ayağından atmak için bölge adliye mahkemelerine atarak, oradaki bir çok kararında devamsızlıktan dolayı bozularak, tekrar mahkemelere iade olduğu da elde ettiğimiz bilgiler arasında bulunuyor. Bizim burada hiç bir mahkemeyi suçlamaya hakkımız yok.

24 SAAT ÇALIŞAN İŞÇİ

Ama hakimlerimizinde önlerine gelen iddiayı doğru gibi görmemelerini bekliyorum. Yani bir iş iş mahkemesine açtığı davada "Efendim ben hafta sonu, resmi ve dini bayramlarda ve mesai saati dışında hep çalıştım, ama hakkımı alamadım. Ek ücret alamadım" diyor. Bende yıllardır basın sektöründe çalışıyorum ama istisnalar dışında pazar, bayram veya mesai dışı çalıştığımız dönemler çok az sayıdadır. Yani çok önemli bir haber olmadığı sürece tatilsiz, kesintisiz çalışmıyoruz. Bu iddia avukatların hep yaptığı savunma gibi 'Hayatın olağan akışına uygun değil' Ama takdir başta söylediğim gibi her zaman yargınındır.

PARA TUZAĞINDAKİ PATRON

Konumuz İşvereni "Kaz gibi" gören ve işyerinde sürekli gözü işverenin parasında olan dava açan işçilerle ilgilidir. Üstelik işçilerin tüm haklarının korunması için de her zaman medya olarak onların yanında olduk. Ne varki son günlerde açıkgöz işçiler ayak oyunlarıyla işyerinden ayrılarak işverenden para koparmak için tuzak üstüne tuzak kuruyorlar. Bir çok uydurma kamu tanığı üzerinden de aldıkları tazminatları da kendi aralarında pay ediyorlar. Üstelik kimin parasını nasıl pay ediyorlar ona da anlam veremiyorum. Bir de işverenler avukat bulmakta zorlanıyorlar. Hangi konularda avukat bulmakta zorlanıyor derseniz?, avukatlar genellikle "Garanti" kazanacakları davaları alıyorlar. Onu da doğal olarak karşılıyorum. Neden kariyerlerini dava kaybeden bir avukat kirletsinler ki. Doğrusu kazanan avukat olarak anılmaktır. Ama iş mahkemelerinde işveren tarafının avukatların kazandığı dava yok denecek kadar azdır. Gaziantep'teki davaları incelediğimde çoğunda başta Ağır Cezalarda ölenin değil, öldürenin, işverenin değil işçinin, gayrimenkul sahibinin değil, kiracının, boşanma davasında erkeğin değil, kadının ve son olarak da son günlerin popüler işi olan karayolları kurallarına göre sürücünün değil, yayanın davasını alıyorlar.

ADALET HERKESE LAZIM

Bu da gösteriyor ki avukatlar gerçekten de girdikleri bu davaların çoğunda da kazanıyorlar. Ve kolayca da hem meslek kariyerlerine, hem de ekonomik güçlerine katkı sağlıyorlar. Benim burada en çok söyleyeceğim bu konu edilmiş davalarla ilgili başta Gaziantep'in yetiştirdiği ender hukukçulardan biri olan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'den en büyük isteğim tüm mahkemelerde daha adaletli, daha hukuksal ve kanunun doğru bir şekilde kullanarak tecelli etmesi konusunda yaptığı tüm toplantılarda söylemesini kendisinden bekliyorum. Adalet bizim için değil, herkes için aynı olmalıdır. Kanunda bir madde varsa, o maddenin es geçilmemesi gerekiyor. Burası sanayi kenti diye işverenden para koparmak için oyun yapan işçilerinde de açtıkları davayı iyi incelemeleri gerektiğini bir kez daha söylüyorum. Bizim buradaki amacımız ne bir başkasının hakkını yemek, ne de adaletin verdiği kararı sorgulamaya hakkımız olduğunu da düşünmüyorum. Bu haftalıkta bu kadar. İyi haftalar.www.olaymedya.com