Gaziantep Sanayisi'nin Gururu 'ATADAN TEKSTİLCİ' ABDULKADİR KONUKOĞLU... Gaziantep'in GURURU Abdulkadir Konukoğlu! SANKO HOLDİNG'İN KURUCUSU Abdulkadir Konukoğlu Kimdir ?

BABASI MOTORLU TEZGAHI GETİRTTİ
Konukoğlu Ailesi 4 kuşaktır tekstilci. Dedesinin babası Yemen harbine gidip oradan dönmeyince ninesine 4 tane el tezgahı kalmış. Onun iki tanesi satıp kalanını da kendi çalıştırarak dedesini okutmuş. Dedesi işi devam ettirip o dönemler yanında 70 kişi çalıştırır hale gelmiş. O dönem için gerçekten büyük bir sayı olduğunun altını çizelim. Gaziantep’te bilinen bir tekstilci olan dedesinin işini zamanı gelince babası devralır. Hatta babası şehre motorlu tezgahı getirerek işleri biraz daha büyütür. Öyle ki baba Sani Konukoğlu vefat ettiğinde çalışan sayısı 7 bin civarına kadar yükselmiştir.
HABERİN DEVAMI İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİN

“Babamın çok meşhur bir lafı vardı, ‘İşin hilesi dürüstlüktür.’ Küçükken ‘bunun anlamı ne baba’ derdik, ‘Oğlum insan hileyi ne için yapar? Para kazanmak için yapar. Eğer sen dürüst olursan her zaman parayı kazanırsın. Hile yaptığın zaman bir sefer kazanırsın ama ikinci seferinde satmış olduğun müşteri onu anlar. Bir daha senden mal almaz. O zaman da bu zarara doğru gider. Bunun için malınızın arkasında durun. Yani arızalı veya hatalı mal oldu mu hemen onu iade alın, müşteriyle bunu tartışmayın” derdi.”
Bir de ‘Size de işi müşteri öğretir’ derdi.
Müşteri der ki, ‘Ya kardeşim bu düğmelerin arası çok açık, biraz kıs. İşte 6 düğme yapacağına 7 düğme yap. Yakası şöyle olsun, şurası böyle.Siz işi tam öğrenirsiniz. Yani Know-How. Şimdi adı Know-How oldu.”
HABERİN DEVAMI İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİN

Konukoğlu, küçük yaşlardan başladığı tekstilin her kademesinde tam 15 yıl boyunca çalışır. Tekstille ilgili bilgisini ‘hallaçtan girerim örgü makinesinden ve boyama bölümünden çıkarım.’ diyerek tarif ediyor. Burada bir söz de yeni mezun gençlere: “Kendi firmamızda müdürlüğe kadar yükseldik ama öyle 3-5 günde olmadı bunlar. Şimdi okuldan mühendis çıkıyor, hemen 2-3 senede müdür olmaya kalkıyor. Böyle bir dünya yok… “
HABERİN DEVAMI İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİN

Babasıyla birlikte önce el tezgahıyla yapılan işleri satarlarken sonra havlu işine girerler. Biraz daha büyüyünce sıra iplik tesisine gelir. İplik tesisi 1964 yılında bir mağarada kurulur. Konukoğlu, “Mağaranın faydası şuydu, o sıcakta doğal bir Klima var. Ayrıca iplik orta rutubeti çok düzgün olduğu için daha kaliteli çıkıyordu. Biz o mağarada 250 kişi rahat rahat çalışıyorduk.” diyerek o günleri anlatıyor.
Konukoğlu, sonradan Sanko’yu kurduklarını belirterek o zamanki adının Hilal olduğunu söylüyor. “Hilal hidrofil pamuk yapıyordu. Ondan sonra pamuk işiyle birlikte iplik de yürüyordu. Sonra pamuğu biz ortağa devrettik çıktık. Ondan sonra yavaş yavaş tesisler büyüdü. Dokumayı İnegöl’e kurduk. Burası yetmedi Adıyaman’a tesisleri kurduk.” diyerek devam ediyor.
HABERİN DEVAMI İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİN

Bütün başarı hikayelerindeki ana unsur çalışmak. Kendisine babadan dededen düzgün bir iş kalmış olan Konukoğlu için de bu değişmiyor. Çünkü işe sahip çıkmasa muhtemelen bugün Sanko diye bir marka olmayacak veya ölçeği küçük kalacak. Şöyle anlatıyor:
“Şu gün olmuş hala daha işime her gün sabahleyin geliyorum. Hatta geç kaldığım zaman babam bana ters bakıyor fotoğrafta. Onu hissediyorum, çünkü öyle işlemişiz ki, biz sabahleyin 06.00 dediği zaman fabrikadaydık. Niye? 07.00’de vardiya değişecek. Vardiya gelmeden evvel gecenin raporlarını okumalısın, bakmalısın, hangi makinelerde arıza olduğunu tespit etmelisin. Gelir gelmez vardiyayı teslim ettiğin zaman takip edip arızasını hemen gidermen lazım.”
HABERİN DEVAMI İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİN

Sanko’nun dördüncü 15 bin çalışana uzanan hikayesi içerisinde unutulmayan bazı anılar da var. Mesela ilk ihracat… Konukoğlu, şöyle anlatıyor:
“Nail Bey diye bir hocamız vardı, kolejde İngilizce öğretmenliği yapıyordu. Yurtdışından bir mektup geldiği zaman ona götürür okuturduk, cevabını da ona yazdırırdık. Mektubu bir gün sonra gönderirdik. Bizim ihracatımız buralardan, tek tük başladı. O zamanlar böyle telefonlar filan da yoktu. Teleks vardı, ama teleksin hattı yok. Şerit çekerdiniz üzerine delikli delikli, sonra postaneye götürürsünüz. Eğer onu şerit yapmış götürmüşseniz, sana öncelik verirler. Yoksa memur ona tık tık tık yazmalı. 3 gün mü sürer sırası 4 gün mü bilinmez. Biz böyle böyle buralara geldik.”
HABERİN DEVAMI İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.