Türk toplumunun onur ve şeref gibi değerlere verdiği önem büyüktür. Bu toplumsal yapıyı dikkate alan yasama organı, haysiyetsiz yaşamı boşanma için özel bir neden olarak tanımıştır. Bu bağlamda, "haysiyetsiz hayat sürme" Türk Medeni Kanunu'nda özel olarak ele alınmıştır.
Boşanma davaları konusunda uzman bir İstanbul boşanma avukatından hukuki destek alınması sürecin hızlı ve hatasız biçimde ilerlemesini sağlayacaktır.
Haysiyetsiz Hayat Kavramı
Haysiyetsiz hayat sürme, toplumsal ahlak anlayışına göre onur, şeref, namus gibi değerlere aykırı bir yaşam sürmeyi ifade eder. Bu nedenle, haysiyetsiz hayat sürme, somut olayın koşullarına göre değerlendirilecek subjektif bir boşanma sebebidir. Bir yaşamın haysiyetsiz olup olmadığı, subjektif bir değerlendirme gerektirir. Haysiyet kavramı, farklı toplumlarda ve hatta bireyler arasında değişiklik gösterebilir. Yargıtay, bu bağlamda gizli fuhuş yuvası işletmeyi, aşırı derecede alkol tüketmeyi, kumar oynamayı, uyuşturucu bağımlılığını, homoseksüel ilişkiler ve fuhuş yapmayı haysiyetsiz yaşam biçimi olarak değerlendirmektedir.
Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları
Bir eşin haysiyetsiz bir yaşam sürmesi ve bu durumun diğer eşi yaşamak için mecbur bırakacak hale getirmesi halinde, mağdur eş herhangi bir süre sınırı olmadan boşanma davası açabilir.
“4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
Madde 163 –
“Eşlerden biri alçaltıcı bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu nedenlerden ötürü onunla bir arada yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş boşanma davası açabilir.”
Türk Medeni Kanunu'nun 163. maddesinde yer alan haysiyetsiz yaşam sürmeyle ilgili boşanma davası iki ana koşula tabidir:
- Haysiyetsiz yaşam tarzının süreklilik göstermesi,
- Bu durumun diğer eş için evlilik birliğini sürdürmeyi imkansız hale getirmesi.
Haysiyetsiz Hayat Sürdürülmesi
Kanunda belirtilen hayat sürme ifadesinden, tek seferlik haysiyetsiz davranışın boşanma nedeni olamayacağı anlaşılmaktadır. Haysiyetsiz davranışın sürekli olması gerekmektedir. Dolayısıyla, bir defalık kumar oynamanın haysiyetsiz hayat sürme olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Öncelikli olarak, haysiyetsiz hayat sürme olarak tanımlanabilecek davranışların belirli bir süre boyunca sürdüğü gösterilmelidir. İkinci olarak, evlilik birliği süresince bu davranışların devam etmiş olması gerekmektedir. Yani, evlilik öncesi haysiyetsiz olarak değerlendirilebilecek bir yaşam tarzının, evlilik sürecinde devam etmesi durumunda boşanma davası açılabilmektedir.
Son olarak, bu davranışlar için eşin kusurlu olması şarttır. Örneğin, eşin uyuşturucu kullanmaya zorlanması veya tehdit altında başkalarıyla cinsel ilişkiye girilmesi bu kapsamda değerlendirilemez.
Evliliğin Sürdürülmesinin Beklenemez Hale Gelmesi
Haysiyetsiz yaşam tarzı nedeniyle açılan boşanma davalarında, kanun koyucu tarafından ek bir çekilmezlik koşulu öngörülmüştür. Eşin haysiyetsiz yaşam tarzı nedeniyle birlikte yaşamanın diğer eş için beklenemez olduğu durumlarda, çekilmezlik koşulu gerçekleşmiş sayılır. Eğer haysiyetsiz yaşam sürdüren eş ile yaşamak, diğer eş için hayatı çekilmez hale getirmiyorsa, bu durumda boşanma kararı verilemez. Bu durumun kanıtlanması gerekmektedir. Bu kanıt, hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır.
Bu durumda, eşiyle aynı yaşam tarzını benimseyen bir eşin, bu gerekçe ile boşanma talebinde bulunması, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı kabul edilecektir. Örneğin, her iki eş de uyuşturucu bağımlısıysa, bir eşin bu durumu boşanma gerekçesi olarak ileri sürmesi, yasal düzenlemenin amacına ters düşer.
Haysiyetsiz Hayat Sürüldüğünün İspatlanması
Dava açan eşin, haysiyetsiz hayat sürdüğünü iddia ettiği durumları kanıtlaması gerekmektedir. Haysiyetsiz hayat sürme kanıtlanamazsa, dava reddedilecektir. Tanık ifadeleri gibi genel kanıt yöntemleri ile bu iddia ispatlanabilir.
Önemle belirtilmelidir ki, haysiyetsiz hayat sürdüğünü iddia edilen eşin bu durumu kabul etmesi, hakimi bağlamaz. Yani eşin “haysiyetsiz bir yaşamım var” demesi, iddianın kabulü olarak değerlendirilmez. Bu, tarafların önceden anlaşarak bu gerekçeyle boşanma talebinde bulunmalarının önlenmesi içindir. Tarafların, belirtilen şartların gerçekten var olup olmadığını kanıtlaması gerekecek ve hakim de bu doğrultuda bir karar verecektir.
Dava Açma Süresi
Yasamız, boşanma hakkını herhangi bir süreyle sınırlamamış ve herhangi bir aftan bahsetmemiştir. Bu nedenle, haysiyetsiz hayat sürme temelinde açılacak boşanma davaları için bir süre sınırlaması yoktur, her zaman açılabilir. Ancak, bir eşin uzun süredir haysiyetsiz bir yaşam sürdüğünü bilmesine rağmen buna itiraz etmeyen diğer eşin bu davayı açması, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Uzun süre birlikte yaşamak, belirtilen çekilmezlik koşulunun yerine getirilmediği anlamına gelebilir. Bu nedenle, davanın belli bir süre içinde açılması, davacı eş için faydalı olacaktır.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Boşanma davalarında yetkili mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla görev yapacaktır.
Yetkili mahkeme, eşlerden birinin ikametgahı ya da eşlerin son altı ay içinde yaşadıkları yer mahkemesidir.