Valore Architecture Mimarlık Ofisi

Hayatın büyük bölümünün geçtiği evler, sadece birtakım eşyaların yan yana dizilmesiyle elde edilen ve günlük ihtiyaçları karşılamaya yarayan alanlar olarak tanımlamıyor.

Aksine, gereksinimler göz önünde bulundurarak işlevsel olduğu kadar estetik ve yaratıcı çözümler sunmak, mekânın kullanıcı üzerinde bıraktığı mutluluk ve tamamlanmışlık hissini de tetikliyor. Farklı mimarlık ofislerinde tecrübe kazandıktan sonra 2015 yılında mimarlık ofisi açan, Valore Mimarlık ve İç Mimarlık kurucusu Mimar Burcu Çörtük İsmailoğlu’na göre; kişiye özel planlanmış ve doğru kurgulanmış bir mekân tasarımının, görsel doygunluk sağlamaktan ziyade temel gereksinimleri en iyi şekilde karşılayarak kullanıcısına yepyeni bir yaşam stili sunma amacı var.

İşte deneyimli mimarın yaklaşımıyla kişisel zevklerimizin ve hayata bakış açımızın fonksiyonel bir yansıması olan iç mekân tasarımının önemi!

“Anlamlı mekanlar tasarlamak ihtiyaçları karşılamaktan çok daha fazlası demek”

2013 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra parlak kariyerine farklı çalışma stillerine sahip ofislerde deneyim kazanarak başlayan genç Mimar Burcu Çörtük İsmailoğlu, yerel ögeleri modern tasarım diliyle birleştirerek iç mimariyi kullanıcıya özel ve benzersiz hale getiren isimler arasında. Konut, restoran ve ofis tasarımı gibi farklı alanları kapsayan yenilikçi çalışmalarının odağında ise kullanıcıya ait şahsi değerleri vurgulama fikri var. Çünkü onun deyimiyle; “İç mimari sadece yan yana sıralanmış güzel renkler ve eşyalar değil, aksine duygu yüklü sayısız unsurdan oluşuyor. Dolayısıyla, mekân tasarımının başlangıcı da bu anlamlı ve her biri farklı nitelikteki detayları, birbiriyle aynı dili konuşacak şekilde yeniden çözümleme fikrine dayanıyor.”

Eklenen en küçük rengin ve eşyanın bile kullanıcıda birden fazla duyguyu tetiklediğine dikkat çeken mimar, bu nedenle ortaya koyduğu bütün işlerin öncelikle müşteriyi yakından dinleyerek ihtiyaçları önem sırasına almakla başladığını, ardından bu gereksinimleri karşılamak üzere işlevsel, yaratıcı, eşsiz tasarım alternatifleri geliştirmekle devam ettiğini belirtiyor. İşin her adımında unutulmaması gereken en önemli temalardan birinin ise; “kendi içinde sürekli devinimi olan ve gerek zamanla gerek ihtiyaçların şekillenmesiyle yenilenmeye giden tasarım detaylarının canlılığını kabul etmek; dolayısıyla tasarımı, sonrasında ortaya çıkaracağı yaşamsal ve sosyal etkiler özelinde ele alarak büyük bir harmoni konsepti içinde kurgulamak” olduğunun altını çiziyor.

“Benzersiz mekân çözümlemeleri katmanlı fikir yapısından besleniyor”

Mesleğine büyük tutkuyla bağlı olduğunu yaptığı her mekân çözümünde farklı bir şekilde gösteren İsmailoğlu, bitmek tükenmek bilmeyen bu yeniden birleştirme ve tasarlama heyecanının arkasında da “mekanların canlı organizmalar olması” fikrinin bulunduğunu şu şekilde özetliyor.

“İç mekân kurgusunda fonksiyonel ve estetik kaygıları gidererek bütün kullanıcıları hem bir arada hem ayrı ayrı ele almak gerekliyse, katmanlı bir düşünce sisteminden faydalanarak canlı ve sıcak yaşam alanları sunmak da o kadar gerekli. Çünkü iç mekân hiçbir zaman tekil ve somut bir parçadan oluşmuyor. Tersine farklı işlevleri, nitelikleri ve duyguları olan bir dizi büyüklü küçüklü unsurun birbirine eklemlenmesi ile şekilleniyor, iç mimar buradaki en can alıcı görevi ise; her bir detayı hem kendi döneminde hem de hayal ettiği yeni yaşam kurgusunda ele alarak, ona yeni bir anlam kazandıracak şekilde tasarlaması oluyor. Elbette bu esnada parçaların her birinin dinamik olduğu fikrini unutmamak, planların geçirgen ve dönüşümlü yapısına saygı duymak da gerekiyor.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri