Malumunuz Ramazan ayındayız.. Bereket ayı, Rahmet ayı ve huzur ayı.. Bu Ramazan'da iftar sofraları biraz külfetli oldu ama, şöyle dönüp baktığımızda öyle bir şehirde yaşıyoruz ki, lüks mü, lüks.. Gaziantep gastronomi kenti olmanın faturasını ödüyor. Şu anda nereye el atsan, ne almak istesen el yakıyor. Çünkü, lüks bir şehirde hayat geçiriyoruz. Keşke gastronomi kenti olmasaydık.. Nerede ucuz satılan ürün, meyve sebze var onun peşindeyiz. Zaten eskisi gibi şatafatlı iftar sofraları da kalmadı. Her geçen gün serbest piyasaya dönen gıda ürünleri başta olmak üzere, tüm yediğimiz içtiğimiz maalesef ateş pahası. Bugün Gaziantep'te oteller, restoranlar, lokantalar, baklavacılar, tatlıcılar ve buna benzer yeme içme yerlerinin yanından bile geçilmiyor. Çünkü, en pahalı şehirlerin başında geliyor Gaziantep.. Küçük İstanbul dedikleri bu olsa gerek. Fakat, İstanbul'da bile yeme içme ürünlerine bu kadar zam olduğunu düşünmüyorum. Üstelik, hangi markette denetim var hiç görmedim. Herkes istediğini istediği fiyata satabiliyor. Fırsatçılar kol geziyor. Bu fırsatçılara imkan verilmemeli. Çünkü, zararı bizler, halkımız görüyor...