Hayatın mahiyeti insanlık tarihi boyunca araştırılmıştır. Hayatın mahiyeti denilince: içyüzü, aslı, esası, bir şeyin neden ibadet olduğu, künhü, esas kısmı, hakikati anlaşılır.
Hayatın mahiyeti özet olarak şöyle ifade edilebilir. Hayatının mahiyeti şunlardır:
1. İlahi isimlerin eserlerinin garipliklerinin fihristesi.
2.İlahi işler ve sıfatı anlamaya bir ölçü.
3. Kainat ve içindeki hadiselere ait alemlere bir ölçü.
4. Büyük alemin bir örneği
5. Kâinatın bir haritası.
6. Şu büyük kitabın bir hülasası.
7. Defineler ve gizli hazineleri açacak anahtarların mahzenidir.
İşte kısaca hayatının mahiyetti budur.
Kur’an’da mealen; Akletmezler mi? Düşünmezler mi? Akıllarını kullanmazlar mı?
gibi cümleleriyle, İslâmiyetin akıl, hikmet ve mantık üzerine müesses olduğuna işaret etmiştir ki, İslâmiyeti her bir selim akıl sahibinin kabul etmesi, İslâmiyetin şânındandır.
Cemaatte olan kuvvet fertte yoktur. Meselâ, çok iplerin heyet-i mecmuasının (tamamının) teşkil ettiği urgandaki kuvvet, ipler birbirinden ayrı olduğu zaman bulunmaz. (İşarat-ül İ’caz’dan)
Bu da başarı için tavsiyedir:
Bir işte muvaffakiyet (başarı) isteyen adam, Allah'ın âdetlerine karşı saflığını ve uygunluğunu, razı olmasını muhafaza etsin. Ve fıtratın (yaratılışın) kanunlarına alışkanlık kazansın, tanısın. Ve sosyal yapı bağlarına münasebet peyda etsin. Aksi takdirde, fıtrat, bağdaşmama ile cevap verecektir. (İşarat-ül İ’caz’dan)
Bazan olur ki, iki adamın söyledikleri bir söz, bir kelâm, farklı olur. Birisinin cahilliğine, bilgisizliğine, sathiliğine (yüzeyelliğine); ötekisinin ilmine, becerisine hünerine delil olur. Şöyle ki:
Bir adam, düşünmeden, gayr-ı muntazam bir surette söyler. Ötekisi, o sözün evvel ve âhirine, öncesine ve sonrasına bakar, siyak ve sibakını düşünür. Ve o sözün başka sözlerle münasebetlerini tasavvur eder ve münasip bir yerde, verimli bir yerde eker. İşte bu adamın şu hareket tarzından, ilim ve marifetinin derecesi anlaşılır. Kur'ân-ı Kerimin fenlerden bahsederken aldığı hülasalar, neticeler, icmaller, bu gibi kelâmlardandır.