O herkesin komutanı, herkesin sevdiği saydığı bir isimdi. Beyefendi, kibar ve kaliteli bir insandı.. Gaziantepli değil ama, has bir Gaziantepli gibiydi. Şehirde tanımadığı yok, selamlaşmadığı yoktu. Hele hele spor camiasını A’dan Z’ye biliyordu. Herkesin “Komutanım” dediği değerli bir insandı. Önceki gece bir telefon geldi ve şok olup gözyaşlarıma hakim olamadım. Çünkü, 5 saat önce görüşmüşsün, o eski bir resmimizin altına çok güzel bir yazı yazmış ve bende çok duygulanmıştım. Gelen telefon sonrasında şaka yapılıyor desemde aslında dünyanın gerçeğiydi…
Bir kalp krizi sonrasında Turan Uysal gibi, yaşama aşkı olan, sporcu, günün her anında spor yapan, yüzen, tenis oynayan, koşan ve 24 saatin 15 saatini sporla geçiren birinin kalp krizi sonrasında ölebileceğine inanmak bile istemedim. Ama, gerçek bu…
Halen bu yazıyı yazarken bile ellerim titriyor, dilim dönmüyor ve boğazım düğüm düğüm..
Uzun süre Gaziantep’te Binbaşı olarak Merkez Komutanlığı görevlerinde bulundu. Emekli olduktan sonra spor yazmak istediğini, izlediklerini, bilgilerini kamuoyuyla paylaşmak istediğini dile getirince bizlerde “Buyur gel komutanım” diyerek kapılarımızı açtık, ekranlarımızı açtık. Yıllarca birlikte yol arkadaşlığı ve kader birlikteliği yaptık…
Benim, Bedrettin Ay ve Kenan Yücel’in bulunduğu Spor Tempo’da yorumlarıyla hem bize hemde Spor Tempo’ya renk katmıştı. Yıllarca birlikte yol arkadaşımız oldu. Onun yolu İstanbul’a düşünce dostluğumuz, arkadaşlığımız ve diyaloğumuz hiç bitmedi. Her hafta mutlaka konuşur, sohbet eder ve değerlendirme yapardık… Vefatından 5 saat önce yine güzel bir diyalog ve duygusal bir paylaşımla görüştük. Ama, 5 saat sonra gelen haber, inanın yıktı beni. Çünkü, çok değerli bir insandı. Kişiliği, karekteri ve hareketliliğini çok sevmiştim. Böyle bir insanı, dostu, ağabeyi, yol arkadaşını kaybetmek çok derinden üzdü beni. Ailesine, sevenlerine, Gaziantepli dostlarına ve arkadaşlarına Allah’ın sabır versin. Mekanı Cennet Olsun inşallah…