Sene, bin dokuz yüz doksan sekiz.
Yerel ve Bölgesel Televizyonlar Birliği (YBTB) yeni kurulmuş.
Genel Başkanlığı’nı Şeyda Açıkkol yapıyor.
Ben, genel başkan yardımcısıyım…
*
Yüz on yedi yerel ve bölgesel TV yöneticisinin katılımı ile kurulan birliğin amacı, güçlerini bir çatı altında toplamak. Birçok konuda uğradıkları haksızlık karşısında birey olarak çözemedikleri sorunları, birlik olarak çözmek. Özellikle kamu ve özel kurumlar tarafından dağıtılan reklam geliri pastasında “üvey evlat” muamelesi gören yerel medyanın hak ettiği payını alması.
Yetişmiş eleman sıkıntısı.
Teknik cihaz eksikliği.
Vesaire, vesaire…
Sorunları çok…
*
İlk genel kurulumuzu yapıp çalışmalara başlıyoruz.
Kurucular kurulundayım.
Zaman zaman Ankara’da yerel televizyon sahipleri ile bir araya gelip, sorunları ve çözüm önerilerini ele alıyoruz. Muhatabı olan siyasi aktörlerle, kurumlarla götürüp paylaşıyoruz.
Bütün yerel TV sahipleri ile samimi bir dostluğum, arkadaşlığım var o yıllarda…
*
Anlatacağım hikâye, YBTB’nin kuruluş hikâyesi değil tabi.
Gelelim esas hikâyeye…
*
En başta yazdığım yıl içinde bir gün Koç Holding, bazı illerden elliye yakın yerel ve bölgesel TV sahibini İstanbul’a davet ediyor.
Beşiktaş bölgesinde beş yıldızlı bir otelde konaklayacaklar.
Ertesi gün Nakkaş Tepe’de bulunan holding merkezine götürülüp, rahmetli Mustafa Koç başkanlığında grup yöneticileri ile tanışacaklar.
Koç Holding’in çalışmaları hakkında bilgilendirme yapılacak.
Davet bilgisi bu…
*
Geldikleri günün akşamı, davetlilerin konaklayacağı otele gittim.
Hepsi tanıdık, YBTB üyesi.
Birkaç tanesi yönetim kurulunda birlikte çalıştığım arkadaşım.
Gecenin geç saatine kadar lobide oturup hoş beş ettik, özlem giderdik.
Vedalaşma zamanı geldi, ayrılıp gitmek istiyorum.
Gaziantep Olay TV’nin sahibi Erol Maraş, o güzel “Antep ağzı” şivesi ile döndü bana.
“Yoorum, bu saette nereye gidecen. Bir oda açayım sana burda gal” demez mi?
Olurdu, olmazdı derken ısrarı kıramadım, kaldım.
Erol Maraş resepsiyona gidip bir oda anahtarı getirdi.
Biraz daha oturduk sonra odalarımıza çekildik, uyuduk.
Sabah kahvaltıda hep birlikte bir araya geldik yine.
Koç Holding’e gitme saati yaklaşınca tek tek vedalaşıp, oda anahtarını resepsiyona bırakıp ayrıldım otelden…
*
Hikâyenin özü bundan sonra başlıyor işte…
Konukları holding merkezine götürecek otobüs otel kapsına gelince herkes biniyor.
Holdingden görevli bir arkadaş, araç hareket etmeden önce her ihtimale karşın konukları sayıyor.
Yerel medya temsilcisinden bir kişi eksik.
Bir daha sayıyor.
Bir kişi eksik.
Tekrar sayıyor, yine eksik…
*
Toplantıya katılacak olanların isim listesi var elinde.
Kontrol ediyor.
Otelde konaklayanların listesi ile aynı.
Bu sefer isimleri tek tek okuyor.
- Rize TV. Adnan Onay.
- Burda.
- Kon TV. Nurettin Kurt
- Burda.
- Olay TV. Erol Maraş
- Burda.
…………………….!
-Burda.
…………………….!
- Burda.
……………………..!
- Burda.
İsim listesi okundukça medya yöneticileri arasında şakalaşmalar, gülüşmeler başlıyor.
Okul günlerindeki isim yoklamalarını hatırlatan takılmalarda oluyor.
…………………….!
- Burdayım öğretmenim!
Gülüşmeler kahkahaya dönüşüyor.
- Amasya TV. Hasan Karataş
- Burda.
- Güneydoğu TV. Ömer kapaklı
- ?
- Ömer Kapaklı
- ?
Bu sefer koru halinde aynı ses çıkıyor konuklardan.
- Yok öğretmenim!
*
Görevli arkadaş elindeki listeye bir daha bakıyor.
Otelde konaklayanlar arasında Ömer Kapaklı var.
“Galiba uyanamadı” deyip, resepsiyona koşuyor.
Resepsiyon görevlisinden, ‘oda anahtarı bırakılmış’ cevabını alınca tekrar araca dönüp Ömer Kapaklı’yı cep telefonundan arıyor.
Aralarında şu diyalog geçiyor.
- Ömer Bey, günaydın. Koç Holding görevlisi ……….. ben.
- Günaydın
- Araç kalkmak üzere, neredesiniz?
- Ne aracı? Urfa’dayım.
- Urfa’da mı?
- Evet Urfa’dayım.
- Otelden ayrılmışsınız, geri mi döndünüz?
- Yok, dün akşam uçağı kaçırdım gelemedim İstanbul’a.
- Odanızda kim yattı peki?
- Vallahi bilmiyorum.
*
Şaşkınlığını üzerinden atamayan görevli arkadaş şoföre, “gidelim” dedikten sonra ön koltuktaki yerinden kalkıp yerel televizyon sahiplerine dönüyor.
- Ömer Beyin odasında kim yattı, bilen var mı?
Artık tamamen işin esprisinde olan bizimkilerden beş, on kişinin, “ben yatmadım, ben yatmadım, ben yatmadım” sesleri arasında, “Yoorum, bizim Bahri yattı, Bahri” diyen Erol Maraş’ın sesi duyulmuyor bile…
*
Meğer o gece Ömer Kapaklı’nın gelemeyeceğini öğrenen Erol Maraş, ona ayrılan oda, ‘nasıl olsa boş kalacak’ diyerek beni yatırmış…
Hakkını helal et Koç Holding.
Ömer’in odasında ben yattım…
*
Bahri Kayaoğlu / Ömer’in Odasında Kim Yattı?