Salı yazılarım çok büyük ilgi görüyor. İlgi görmesinden dolayı da beni yazı yazmam adına daha çok kamçılıyor. Ancak beni en çok üzen şey, son dönemlerde kağıt, mürekkep, kalıp ve işçilik maliyetlerinin artması nedeniyle gazetelerin baskıdan vazgeçipte dijitale dönmesi oldu. Bu nedenle, Gaziantep’teki yerel basındaki arkadaşlarımızın bu maliyetlerin karşısında nasıl direneceklerini merak ediyorum. Üstelik, bölünmüş, parçalanmış ve bazı eller tarafından yok edilmeye çalışılan Gaziantep basını, bu sıkıntılı günlerden ve girdaptan nasıl çıkacağını merak ediyorum. Yazık Gaziantep basınına. Küçük hesaplar, büyük hesapları yok eder gibi görünsede bana göre edemez diye düşünüyorum. Bizler çok kriz gördük. Ama ben yıllardır, kendi meslektaşlarımın kendi menfaatlerini göremeyen yapıyla ilgili olduğuna inanıyorum. Birde, beni çok etkileyen Gaziantep Valisi Davut Gül ile Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in neden eğitime çok önem verdikleri ve bu kadar yatırım yaptıklarını çok iyi anladım. Neden derseniz; Gaziantep her zaman olduğu gibi eğitimde sınıfta kalıyor. Böyle olunca, trafikte magandalar ve şehirdeki bir çok olayın artmasının en büyük nedeni eğitimsizlik. Bunu inkar edecek kimse tanımıyorum. Bizim gazetecilik mesleğide son dönemlerde eğitimden nasibini almayan bir çok kişinin bu mesleğe girmesinden kaynaklanıyor. Eğitimsiz bir toplum, hiçbir zaman hiçbir konuda başarılı olamaz. Bizim durumumuzuda bundan eşdeğer görüyorum. Tabii birileri durmayacak.
Ben hep örnek veriyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerinde olmak hayatta istemem. Her gün yalan, dedikodu, iftira ile mücadele ediyor. Bir bakıyorsun ki sosyal medyada, “ İki gün televizyona çıkmadığı zaman ortalıkta” sağlığıyla ilgili bir çok dedikodular yapılıyor. Tek kelime zirvede kalmak çok zor. Zirvede kalırken seni aşağıya çekmek istemeleri de normaldir. Buna bir kaç örnek verebiliriz. Bunun başında biliyorsunuz, Türkiye’nin en ünlü sanatçılarından birisi olan İbrahim Tatlıses’tir. Zirvede olduğu dönemlerde kendinin söylediği, “Dom dom kurşunu” en çok iyilik yaptığı kişi ve kişiler tarafından sıkıldı ve öldürülmek istendi. Tabi insanlar şunu unutuyor, zamanında Kartal Demirağ’da başbakan Turgut Özal’a da bir kongrede “Kurşun sıkmıştı” ama ne varki kurşun yakınından geçip gitti. Merhum Turgut Özal o zaman demişti ki; “Allah’ın verdiği canı Allah alır” diye haykırmıştı. Bir yerde ölüm varsa ona şahsım adına eyvallah derim. En çok üzüldüğüm de, iyilik yaptığımız insanlar tarafından iftiralara, yalanlara ve dedikodulara uğruyoruz. Bende bunu birinci derece eğitimsizliğe bağlıyorum. İkinci olarakta “Benim dinime söven, benden fazla müslüman olması gerekiyor” O nedenle, bizimle ilgili söylenen sözler ne olursa olsun, yolumuza devam etmemizi engellemeyecektir. Cahillerle bizim işimiz yoktur. Son olarak, birşey daha söylemek istiyorum. “Bize iyilik yapana biz yine iyilik yaparız, kötülük yapanlara da iyilik yapmaya devam edeceğiz” Bunu herkes böyle bilsin.. Ayrıca, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep Olay Tv’yi çok iyi biliyor. İstanbul Haliç’teki törende Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Raci Dölek ile birlikte güzel poz vermiş. Biz Tayyip Beyi 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan, sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Şehitkamil Belediyesi eski başkanı Mehmet Bozgeyik, Refah Partisi Gaziantep İl Başkanı Ahmet Özkan ile birlikte OLAY Tv’nin açılışını gerçekleştirmiştik. Burada şunu söylüyorum, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski dostlarını ve ahde vefayı” unutmaz. Son olarakta Gaziantep’in 132 hayırseverine de buradan yaptıkları yardım ve destekten dolayı alkışlıyorum. Gaziantep’in, 25 Aralık Kurtuluş yıldönümü öncesi eğitime bu kadar destek verilmesi de tüm Türkiye’ye bir model olarak örnek gösterilmesi sağlandı. Türkiye’de Gaziantep birlik ve beraberlik içerisinde olduğunu ve daha nice yüz yıllara doğru diyorum…