Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişimizin üzerinden 3,5 yıl geçti. Sistem değişikliğiyle bürokratik işlemlerin azalacağı, ülkede refahının artacağı beklentisiyle 24 Haziran 2018 tarihinde ülkemiz yeni bir sistemle tanışmıştı. Aradan geçen zaman zarfında eski günleri arar olduk. Gece yarısı bir imzayla bakanlar, bürokratlar bir anda değişiyor. Sabah insanlar uyanınca bakan veya bürokratların değiştiğini görüyor. Düşünün bu hızlı sistemle bir bakanın Cuma günü istifasını Pazartesi günü hükümet yetkilileri kamuoyuyla paylaşmıştı. Hazine ve Maliye Bakanlığı için ilk bakanlık koltuğuna Berat Albayrak oturmuştu, Albayrak istifa edince yerine Lütfü Elvan atanmıştı. Elvan’da istifa edince yerine Nurettin Nebati atandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine 3,5 yılda 3 bakan oturmuş oldu. Birde bürokrasi kısmı var Merkez Bankası başkanlığı için Murat Çetinkaya ile başlayan süreç, Murat Uysal, Naci Ağbal ve Şahap Kavcıoğlu ile devam ediyor. Anlaşılan bu sistemde sadece isimler değiştirmek kolay oluyormuş. Şöyle bir düşünelim bu isimleri atayanın hiç mi suçu yok. Herkes isimler üzerinden hareket ediyor, kimse demiyor bu sistemde bir hata var mı? Bu sistemle ülkenin güçleneceği söyleniyordu, ancak bu sisteme ülkemizin hazır olmadığını öğrendik.
İşte bu sistem değişikliğinden kaynaklanan liyakatsizlik ülkemizin mili para birimi olan Türk Lirası aşırı değer kaybıyla karşı karşıya kalındı. Türk Lirası sadece Dolar ve Euro kuruna göre değil dünyadaki tüm para birimlerine karşı değer kaybetti. Yani dünya geneli döviz kuru yükselmedi sadece ülkemizin para biriminin değer kaybettiğini görüyoruz ve üzülüyoruz. Türk Lirasının aşırı değer kaybı sonrası yüzde 80’i ithalata bağlı olan ülkemizde ürünlerde de fahiş fiyat artışları yaşanıyor. Dünya geneli emtiya fiyatları yüzde 20 ile 40 arasında artarken bu oran ülkemizde döviz kurunun aşırı değerlenmesiyle birlikte yüzde 80 ile 200 arasında değişime sebep oldu.
Alım gücü azalan yurttaşlarımız ay sonunu nasıl çıkarabilirim hesabıyla uğraşmaktadırlar. Ülkemizde 12 milyona yakın emekli bulunuyor ve aldıkları ücretlerle yüzde 90’ı geçim sıkıntısı yaşamaktadır. Ülkemizde yine 7 milyon kişiye yakın asgari ücretle yaşamaya çalışan bir kesim var. 5 milyona yakın kamu çalışanının yüzde 80’i geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kaldı. Esnaflarımızın çoğu işyerlerini siftahsız kapatmak zorunda kalıyor. Ülkemizde tüm bunlar yaşanırken ekonomimiz iyi diyenler vatandaşların yanına gitmeyenler ve halini sormayanlardır. 84 milyon yurttaşımız bu sıkıntıları hak etmiyor. Sistemin başındaki bir kişinin vermiş olduğu kararlarla bu ülkenin iyi yönetilemediğine şahit olduk. Liyakatli kişilerin işlerin başına geçip 84 milyonu kucaklaması gerekmektedir. Ülkemize-milletimize ve dünyaya güven veren bir isimle tekrar güçlü Türkiye yolunda adımlar atabiliriz. Türkiye’yi yönetecek kişinin 84 milyonu kucaklaması gerekmektedir. Unutmayalım geminin içerisinde 84 milyon olarak yaşamaktayız ve hep beraber batmaya doğru gidiyoruz. Rabbim ülkemizi ve milletimizi aydınlığa kavuştursun.