Bugün ABD tarihinde bir ilk gerçekleşerek; başkanlık makamına bir katolik olan John Fitzgeral Kennedy seçildi. Başkan Kennedy ve kardeşleri babaları Joseph Patrick Kennedy’nin tedrisatından geçerek büyümüşler, hayatının her anında planlı hareket eden ve şansı da daima yüzüne gülen baba Kennedy’nin gelecek vaat eden büyük planları için hazırlanmışlardır.
1929 yılında gerçekleşen Büyük Buhran döneminden güçlenerek çıkan az sayıdaki isimden olan baba Kennedy, ailesinden gelen serveti eşinin ailesinin de imkanlarıyla birleştirerek korkutucu bir İrlanda kökenli Amerikan ailesi inşa eder.
O dönemde Amerika’da üç büyük mafya grubu vardır. Bunlar; İtalyan, Yahudi ve İrlanda mafyaları olup birbirlerinin işlerine karışmazlardı. İtalyan mafyaları legal olmayan yollardan para kazanmakla ilgilenirken Yahudi mafyaları şirketler ve ticaret üzerinde tekel kurmaya çalışıyordu. Bizim için anlaması zor olsa da, sendika mafyacılığını ve görece kumarhane işlerini İrlanda aileleri üstleniyordu.
Doğuştan üstün nitelikleriyle göz dolduran baba Kennedy, kendisinin kaçırdığı Beyaz Saray yolunu oğullarından birine açmak için çalışmalara başlamış ve ailesini ABD tarihindeki en büyük ailelerden biri yapma arzusuyla yanıp tutuşmuştur.
Zaten bu kadar zeki ve başarılı birisi için bir aile gücü oluşturma sevdası çok anlaşılır olup çocuklarını gelecekte politikaya hazırlamak için tüm ailenin bir araya geldiği akşam yemeği zamanlarda bile çocuklarını içtimai meselelerde düşünmeye zorlayacak, beyin fırtınaları yapmalarını isteyecektir. Tüm bu tedrisattan başarıyla geçmeyi başaran çocukların her biri ABD siyasetinde iz bırakacaktır.
Öyle ki; baba Kennedy 2. Dünya Savaşında evlatlarının en büyüğünü kaybedecek yine de ailesi için çizdiği yoldan vazgeçmeyecek ve ikinci oğlu John F. Kennedy’i başkanlık seçimleri için parlatmaya başlayacaktır.
Tarafıma göre; baba Kennedy günümüz modern siyasetini, baskı gruplarını, sermaye ve finansal desteği ve özellikle kitle kontrolünü gerçek boyutlarıyla anlayan ilk kişilerdendir.
Kendi servetine sahip olan baba Kennedy kimseye minnet etmeden, sadece kendi çabasıyla oğlunu önce Temsilciler Meclisine sonra da Senato’ya seçtirmeyi başararak başkanlığa giden ilk kapıyı aralamıştır.
Bir zamanlar İngiltere Büyükelçiliği de yapan baba Kennedy, oğlu kitleleri selamlarken kendisi ABD içerisindeki dengelere nüfuz ederek oğlunun önündeki teker teker kaldırmıştır.
2. Dünya Savaşının efsanevi Müttefik Kuvvetler Başkomutanı ve sonradan ABD 34. Başkanı olan Dwight “Ike” Eisenhower’in görev süresinin dolmasından sonra yapılan 1960 seçimlerinde Demokratların adayı John F. Kennedy, Cumhuriyetçilerin adayı Richard Nixon’ı burun farkıyla yenerek Beyaz Saray’a seçilen en genç başkan olmuştur.
Başkan Kennedy ve kardeşi Robert Francis Kennedy ABD siyasetine hâkim olan, Sovyetlere karşı tutumun sertleştirilmesi ve gerekirse silahlı müdahaleye varan tedbirleri düşünen İkinci Dünya Savaşının muzaffer komutanlarının usulüne reddederek Sovyetlere karşı görece yumuşak bir tutum sergileyeceklerdir.
Ne var ki; hala gençliğinin uçarılığında olan Başkan Kennedy çapkınlıklarıyla gazetelerin manşetinden düşmeyecek ve ismi her süper star yahut muhabirle anılır olacaktır.
Yine de bir şeyleri değiştirmeye kararlı olan Başkan Kennedy babasının tüm itirazlarına rağmen kardeşinin mafyaya karşı açtığı savaşa destek verecek, temiz toplum sloganını savunacaktır.
Baba Kennedy, bu mücadelenin kendisinin zar zor tesis ettiği dengelere zarar vereceğinin bilincinde olup oğullarının başlarına buyrukluğunun doğuracağı tehditlerin de gayet farkındadır ve fakat tüm bu stres kendinin felç kalmasına sebep olacak ve oğullarının üzerindeki etkisini azaltacaktır.
Yine de kurnazların kurnazı Baba Kennedy haklıdır; oğulların açtığı savaş, başlattığı mali denetlemeler, kanuni düzenlemeler sadece mafyayı hükümete düşman etmeyecek aynı zamanda farklı kamu kurumlarından da tepkiler görülmesine sebep olacaktır.
ABD içindeki kurumların desteğini yavaş yavaş kaybettiğini fark eden Başkan Kennedy, kendisini seçen kitlenin halk olduğunu ve halkı kazanırsa önündeki seçimleri de kazanacağı düşünerek gövde gösterisi yapmaya gittiği Dallas’ta suikasta uğrayacak ve ailesi için bir güz başlatacaktır.
Evlatlarının bu hatalarına hastalığı sebebiyle göz yuman Baba Kennedy, oğluna düzenlenen suikast haberini alınca dünyaya küsecek ve planlarının başarısız olduğu düşüncesiyle inzivaya çekilecektir.
Yine de bu iş bitmiş değildir; Kennedy ailesi hala zengin hala kitlelerce sevilen ve daha da önemlisi hala dostlara sahip bir ailedir.
Küçük kardeş Robert abisinin başlattığı işi bitirmek için 1968’de bir sonraki başkanlık seçimlerinde aday olacağını duyurduktan sonra bir oteldeki toplantı çıkışında vurularak öldürüldü.
Tüm kayıplarına rağmen Baba Kennedy’nin kurduğu aile o kadar güçlüdür ki 1969’da ailenin en küçük oğlu Edward Moore Kennedy başkanlık için aday olacağını açıklamış ama talihsizce gerçekleşen ölümlü bir trafik kazası sonucunda hakkında alkolik iddiaları çıkarılmış ve başkanlık için şansını kaybetmiştir. Yine de öldüğü 2009 yılına dek Başkan Kennedy’nin 1953 yılında kazandığı Massachusetts Senatörlüğü görevini sürdürecek ve Demokrat Parti içindeki ağır toplardan birisi olacaktır.
Her ne kadar Baba Kennedy’nin hayalleri tam olarak gerçekleşmese ve evlatları ihtiraslı yollarda canlarını kaybetseler de Kennedy ailesinin etkin varlığı bize günümüz politikası üzerinde çok iyi yorum yapabilme fırsatı verecektir.