Hayat ne demek? Gerçekten düşünürlerin kitaplar yazdığı, edebiyatçıların sayısız roman, edebi eserlere konu ettikleri, ressamların resimlerinde yansıtmaya çalıştıkları ve filozoflara göre hayatın anlamı ve amacı nedir? Hayatın anlamı, hayatın sadece biyolojik bir süreç olmadığı, hayatı anlamlandırmak ve derinliğini çözümlemek adına felsefeciler de teoriler ortaya koymuşlardır. Gerçekten 'İnsan bu dünyaya neden gelmiştir?' sorusunun cevabını hala bulamıyoruz. Hayat, doğumdan ölüme kadar olan zamandır. Herkesin öncelikle en çok değer verdiği şeylerin yaşamasıdır diye düşünebiliriz. Yaşamı sürdürebilmek için ana ihtiyaçlar sağlandıktan sonra olan şey nicelik değil niteliktir. Her yaşı, yaşın gerektirdiği şeyleri yaparak yaşamaktır.
Yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda, akılda kalanların güzel anılar olmasıdır.
Yaşlanmaya başladığımızda 'Keşkelerle" boğulmamak, hayata tekrar baştan başlayıp değişik şekilde yaşamış olmayı istememektir. Geçmiş değerlendirildiğinde başkalarının hayatlarına yaptığımız olumlu etkilerden gurur duymaktır.
YAŞAMAK VE PAYLAŞMAK
Bir yazar demiş ki: "Hayat silgi kullanmadan resim çizebilme sanatıdır." Yaptığınız her hata silgi kullanmanızı gerektirir. Hata silinse bile izi kalacaktır. Kalp affetse bile beyinin unutması maalesef uzun sürecektir.
Akıl önemli bir unsurdur. Keyfini çıkarmayı bilmiyoruz. Hayatın anlamı herkese göre değişir. Bu tamamen kişinin bakış açısı ile anlam kazanır. Eğer sadece bir noktayı görüyorsa, hayat avuçlarının içinden akıp gider ve seksenli yaşlarına geldiğinde hala farkına bile varamaz hayatın. Geriye dönüp baktığınızda aslında başladığınız yerde olduğunuzu fark edersiniz ve geçip giden hayat size hiç bir şey katmamıştır. Bence hayat, derin bir nefes aldığınızda içinize dolan havanın ciğerlerinize gözeneklerine temas ettiğini hissedebilmektir. Bir bayram sabahı sımsıcak bir aile ortamına uyanıp sevdiklerinizle sıkı sıkı sarılabilecek insanlarınızın olmasıdır. Kaybettiklerinizde, yanınızda olamayanları yüreğiniz titreyerek anımsamaktır.
Hayatın anlamı yaşamaktır ve paylaşmaktır.
EN BÜYÜK SORUN EGO
Aslına bakarsanız hayat o kadar kısa ki...
Hayatı anlamaya vaktimiz bile olmuyor çoğu zaman. Sonu hissettiğimiz zaman da aslında yapacak çok şeyimiz olduğunu ama vaktimizin kalmadığını anlıyoruz ve boşa geçen zaman diye hayıflanıyoruz.
Anton Çehov kendisine "Hayatın anlamı nedir?" sorusunu yönelten bir dostuna, "Bir havucun anlamı nedir? Havucun anlamı neyse, hayatın da o!" diye cevap vermiş.
O halde soruyu "Hayatın anlamı nedir?" yerine "Hayatı nasıl anlamlı kılabiliriz?" diye düşünebiliriz. Hayat ne olacağını bilmeden yaşadığınız anların hepsidir. İstediğiniz istemediğiniz, yaptığınız, yapamadığınız, kaçırdığınız fırsatları, daha sonra yaşadığınız hayal kırıklıklarını, kızdığınız, nefret ettiğiniz, affettiğiniz, dünle bugün arasında kurduğunuz tüm denklemlerin yok olduğunu seyrederken, umutsuzca yeniden başlattığınız, anılarınız, hatırladıklarınız, unuttuklarınız arasında bir köprü gibi duran yaşadığınızı zannettiğininiz aslında sisler arasında kalan görüntülerdir. Acıların ve sevinçlerin geçici olduğunu bile bile yüklediğimiz anlamların, anlamsızlığıdır. Yaşamda ne olacağımızı bilmeden yaşayabilme sanatıdır. Sonuç olarak birbirimize ayıracak ne kadar az zamanımız varken, anı değerlendirmek yerine sürekli bir savaş halindeyiz. Hep söylüyorum insanoğlunun soyunu, içinde besleyip büyüttüğü ego bitirecek. Anlamıyoruz, anlayamadan göçüp gideceğiz. .
Hayat korkunun bittiği yerde başlar.
(anonim)