1938 Gaziantep doğumlu. Büyük kurtarıcının ölüm tarihi. Atatürk hayata veda ederken, sarı saçlı, mavi gözlü Talat doğuyor. İsmi gibi, hayatı hep sol şeritte hızlı yaşadı. Duygusal, cömert, tutkulu, lider.
Babası Sefer Ağa kabzımal… Talat, abileri Hayri ve Sermet ile halde karpuz, kavun, domates sandıkları arasında büyüyor. Fakat Talat daha sekiz yaşında iki, üç hamalın yaptığını, tek başına yapıyor… Herkes halde bu güçlü, kuvvetli çocuğu konuşuyor. Tabii bu ileride kendisine müthiş katkı sağlıyor. Babası bu sarı saçlı mavi gözlü küçük ata dediği Talat'ının okumasını istiyor ve sanat okuluna gönderiyor. Küçük Talat sanat okulunda ders ve sanat öğrenmek yerine okula futbol, atletizm, cirit, disk, basketbol ne varsa öğreniyor. O zamana kadar sporda esamesi okunmayan sanat okulu Talat Özkarslı ile birlikte Gaziantep Lisesi’ni futbolda ve diğer branşlarda geçmeyi başarıyor.
Sonra sarı- kırmızı sevda Şehreküstü futbol takımı ile başlıyor.
1950’li ve 1960'lı yıllar bir tarafta Kale, Yazıcık civarı sarı-larcivert formalı Fenerbahçe sevdalıları Kalespor; bir tarafta da Şehreküstü , Alaybey, Hükümet Konağı ve civarı sarı-kırmızı formalı Galatasaray sevdalıları Şehreküstüspor. Bu iki takımın maçlarında Gaziantep'te hayat duruyor. Stat full , bir taraf sarı- larcivert , bir taraf sarı kırmızı.
Tabi ki Talat Özkarslı'yı tutmak ne mümkün. Boğa gibi güçlü, hırslı… Maça santrofor başlıyor. Golleri atıp ikinci yarı defansa geçip kalesini savunuyor.
Bu arada atletizmde 100, 200 metrede, uzun atlama, disk hep en önde. Ünü artık Gaziantep sınırlarını aşmıştır. Birçok takım onu ister. Ama kendisinin hedefi ve hayali Galatasaray'dır. İzmir ve Göztepe'nin teklifini sarı-kırmızı diye kabul eder. Fakat Göztepe kendisini hazırlık maçında deneyip öyle alacağını söyleyince bozulur. Hazırlık maçı başlar. 15 dakika sonra oyundan alırlar. Talat Özkarslı şaşkındır. Bugüne kadar başına böyle bir şey gelmemiştir. Soyunma odasında küfürler edip giyinirken Gaziantep'e nasıl döneceğini, arkadaşlarına neler söyleyeceğini hesap ederken içeri giren Göztepe başkanı ve yöneticileri "Nereye Talat, biz seni başkaları görmesin diye çıkardık” deyip sözleşmeyi imzalatır, yüklü bir para verirler... O parayla Şehreküstüsporlu arkadaşlarına forma, top, eşofman, malzeme alıyor hepsine ziyafet çekiyor.
Göztepe 'de öyle işler yapıyor ki akıl almaz! Bir maçın ilk yarısında oynayıp devre arasında herkes soyunma odasına giderken kendisi atletizm formasını sırtına geçirip 200 metre yarışında şampiyon olup ikinci yarı maça devam ediyor.
Bir yıllık İzmir ve Göztepe macerası sonrası hayali ve rüyası Galatasaray'a transfer oluyor. Tabi ki kendisi ile birlikte tüm Gaziantep'liler de Galatasaray 'a!
Artık takım arkadaşları Turgay Şeren, Metin Oktay, Candemir, Uğur gibi Türk futbolunun yıldızları. İstanbul grubu önce bu Antepliyi kabul etmiyor, bünyeye ama Gündüz Kılıç ve kendisinin yüreği, saflığı yardımseverliği ile vazgeçilmezler arasına giriyor ve kral Metin Oktay, Berlin Panteri Turgay Şeren'in yanında artık Talat Özkarslı Koçero oluyor…
Galatasaray ile birlikte dört lig, dört Türkiye Kupası bir Cumhurbaşkanlığı, bir Başbakanlık Kupasını kazanıyor. O dönemin şartlarında, yılda iki, üç milli maç oynandığı dönemde 30 kez A Milli takım forması giyiyor.
Milli maçlarda unutulmaz maçlarda oynuyor. Bir defasında Rusya'nın ünlü golcüsünü tutma görevi Koçero 'ya veriliyor. Ama tutmak da ne; Koçero saha içinde Rus’a sahayı dar ediyor. Oyunu bırakıp kendisiyle oynuyor. Bu arada nasıl olsa anlamaz diye bildiği tüm küfürleri ediyor. Maçın bitimine doğru Rus kendisine dönüp Türkçe küfür edince şaşırıyor ve gülüyor. Meğer Rus Kırgız Türkü imiş... Daha sonra arkadaş oluyorlar.
11 sene sonra futbolu bırakınca Galatasaray kendisine hocalık teklif ediyo. O sonradan Fatih Terim gibi imparatorluk uğruna Adana'yı ve arkadaşlarını İstanbul'a tercih etmeyip doğduğu Gaziantep ve yetiştiği Şehreküstüsporu tercih ediyor.
Magazini, gece kulüplerini, loş ışıkları, sinema yıldızlarını, Bebek sahilini değil; eşi Sümer Hanım’ı, Akyol’u, Eblehan’ı, Şehreküstü'yü Saip Konukoğlu'nu, Tahir Tavuz’u, Hüseyin Erturhan’ı, Kara Şevki’yi, Bacaksız Mehmet 'i ve manevi oğlum dediği Çetin Katırcıoğlu’nu seçiyor…
Gaziantepspor'a geldi pazubantı taktı. İlk kez şehri ve takımı için sarı kırmızı dışında bir forma giydi. Arkadaşlarını transfer etti, parasız pulsuz 3. ligden, 2. lige oradan 1. lige çıkarttı ve futbolu bıraktı. Sonra Gaziantepsporun her kademesinde görev yaptı.
Sani, Saip, Abdülkadir, Adil Konukoğlu ile hep birlikte oldu. Brezilya'dan Marcello, Balalo ve Osmair transferinde rol aldı.
Turgut Özal, ANAP'ı kurduğu ve Gaziantep 'e geldiğinde kendisine milletvekilliği ve sonrada bakan olursun diye siyaset teklif etti. Fakat Talat Özkarslı “Ben Gaziantep'te herkesin Koçerosuyum, Talat abisiyim. Ben bir partiye girip diğerlerini karşıma alıp hayal kırıklığına uğratmam” deyip elinin tersi ile itti.
Talat Özkarslı, Sümer hanım ile evleniyor ve bu evlilikten üç tane kızı oluyor. Herkesin “oğlu olmadı” düşüncesine o hep “Başkalarının bir kaç erkek evladı olabilir ama Gaziantep'te benim o kadar çok evladım, sporcum var ki” diye karşılık verir.
Son 20 yılında ise Allah ona manevi olarak bir erkek evlat verir. İsmet Savcılıoğlu. Hastalığında, yokluğunda alışverişte her şeyde hep yanında olur. TÜFAD'da ona onursal başkanlık ve oda verilir. Kendisi ne zaman isterse orada oturur.
Gaziantep'e ve Gaziantep Futbolu’na, amatör, profosyonel olarak bu kadar hizmet verirken en acı darbeyide futboldan yer.
Belediyenin kendisine bağladığı maaş bazı işgüzar ve kendini bilmez, Koçero’yu bilmez vefayı bilmezler tarafından işlerine gelmiyor diye noterden tutanak tutturulur ve asgari ücretli maaşı kesilir.
Oysa kendisi aldığı maaşının belki iki katını tesislerde çalışan garibanlara sabah kahvaltı, öğle yemeği olarak dağıtıyordu.
En sevindiği ise yaşarken adının verildiği spor salonunda oldu. O koca adam; adını görünce ağladı, ağlattı.
Kısaca Gaziantep'te Koçero, Başpınar’ın ötesinde bir imparatordu Talat Özkarslı.
Şehirler anıtları, yapıları, sanayileri ile anılabilirler ama şehrin tarihini hikayelerini evlatları yazar. Karayılan, Şehitkamil, Şahinbey savaşta yazmış ve tarihe kazımışlarsa, Talat Özkarslı yani Koçero da Gaziantep futbolunun 100 yıllık tarihinin en önemli markasıdır.
Mekanın cennet olsun Büyük Gaziantepli ve Gaziantepsporlu.
Ne mutlu bana ki evinde ziyaret edip elini öpme bahtiyarlığına eriştim.
Sakın üzülme rahat uyu, sana noter gönderip maaşını kesenler şimdi şehirde tek başına… Senin mezarının başında ise binler var.
Ne mutlu sana.