Geçtiğimiz hafta suç örgütü liderliğinden yakalanması bulunan Sedat Peker’in yayınladığı 6. Video 30 milyona yakın etkileşim gördü ve ardından Gazeteci Hadi Özışık ile yaptığı görüşmenin yayınlanması toplumda büyük yankı uyandırdı.
Şimdi birileri, ‘Sanane kardeşim, sen ne yapacaksın Sedet Peker’in videosunu, gazeteci Hadi Özışık’ın görüntülü görüşmesi seni ne ilgilendirir’ diyebilir.
Haklılarda desinler ama Türkiye’de internet haber sitesi ile büyük bir kitleye hitap eden Hadi Özışık yeni bir akıma da öncülük etmiş oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Sedat Peker arasındaki bazı olaylara şahit olmadığını ‘Namus, şeref, onur üzerine yemin ederek’ inkar eden Hadi Özışık’a Sedat Peker’in belgeli cevabı bazı süreçleri sorgulamamız gerektiğini gösterdi.
Sedat Peker’i seversiniz, sevmezsiniz, desteklersiniz veya karşı çıkarsınız o beni ilgilendirmez. İşin beni ilgilendiren kısmı gazeteci ile yaşadığı diyaloğu kaydedip sonra da doğru söylediğini ispatlamak adına görüntüyü paylaşması Hadi Abiyi çok zor durumda bıraktı. Anladığım kadarıyla Gazeteci Hadi Özışık iki kişinin savaşında kafede nargile içerek TV’lerde yorum yapmayı beklerken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından Savcılığa verildi, Sedat Peker tarafından da kırmızı kalemle üstü çizildi. Ne abilik kardeşlik, nede Bakanlık gazetecilik ilişkisi kalmadı. İkinci bölümde ise Hadi Özışık’ın kardeşi Süleyman Özışık Türkiye Gazetesindeki köşe yazarlığı görevini bıraktığını hakkındaki şaibe adalet ve okuyucu vicdanında aklanıncaya kadar ara verdiğini duyurdu. Süleyman Abi’nin tavrı onurlu bir davranış ve takdir ediyorum.
Hadi Abi 2013 yılında attığı Fetullah Gülen tweeti ile de gündeme gelirken, şimdilerde hükümet taraftarı bir tablo ile internet haber sitesinde işine devam ediyor. Etsin etmesine de ben bunları yazarken konuyu yerel basına nasıl bağladığımı görünce bana hak vereceksiniz.
Şimdi gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere. Benim ulusal gazete çalışanlarını takip etme şansım çok olmadığı gibi takdir edersiniz yerel basında son 25 yıldır giren, çıkan, çalışan, ayrılan, TV kuran, gazete sayısını arttıran, radyo kanalı satın alan, matbaa sahibi olan, kitap basan, billboard alan, asan veya pazarlayan arkadaşlarımızı tanırım. Geçmişlerini de bilirim, bugünlerde neye nasıl sahip olduklarını da bilirim. Kimse hatasız veya günahsız değil ama ‘Temiz toplum temiz medya’ diye bağıranların neyi hedeflediklerini zamanla herkes daha net görecek.
İçişleri Bakanı ile firari suç örgütü liderinin videolar aracılığı ile başlayan kavgasında işin gazetecilere dayanması ulusal basındaki kirliliğin yerel basından çokta az olmadığını gösterdi. Bir gazeteci Bakanın geçmişteki dostluğunu kullanarak suç örgütü liderine aracılık etmeye çalışır, bir gazeteci aylık 10 bin Dolar para aldığı iddiası ile gündeme gelir. Sonra bizde yerel bazda çıkarız ‘Temiz medya, şantajsız basın’ naraları atarak üç-beş kişiyi arkasına alıp oradan oraya objektiflere poz vererek piyasa yapmaya çalışırız. Ankara’dan İstanbul’a oradan Dubai’ye uzanan kavganın bir benzeri Gaziantep’te yaşansa aman Allah’ım neler çıkar neler.
Meslektaşını vurdurduğu iddiasıyla yargılananmı, evrakta sahtecilikten yargılananmı, sahte paradan yargılananmı, dolandırıcılık, şantaj, tehditten hakkında soruşturma açılan mı, tapu dairesinde rüşvet suçlamasından ifade verenmi yok. Yerel basında temizlik diye bağıran birkaç kişiye lafım olacak. Dua edin, şimdi arkasına sığındıklarınız Süleyman Soylu Bakanımız gibi bir suç örgütü liderinin iddiaları ile yıpratılmasın. Çünkü Türkiye’de koltukta oturan birilerinde imaj zedelenmesi başladığı anda çevresindekiler hemen alanı boşaltma yarışına girerler. Gazetecilik adı altında ikili ilişkilerle iş bitirme peşinde olanlar, siyasilerle sosyal medyada foto paylaşarak piyasa yapmak isteyenler öyle zor durumda kalır ki hiç sormayın.
Gün ola harman ola… İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, bir suç örgütü liderinin iddiaları ile pes edecek birisi değil. Hakkını ve haklılığını sonuna kadar savunacağına ve toplum gözünde itibarının kaybına fırsat verecek bir kişilikte de değil. Adalet var, yargıçlar var önümüzde günler var. Sayın Bakanımız ile Suç örgütü liderinin iddialarını Türkiye’deki her dört kişiden birisini takip ediyor. İnanılmaz izlenme oranlarını görüyoruz, izlemeye devam edeceğiz.
Bizim gazetecilik bölümünde ise Gaziantep’te ‘Hadi Abi’ gazeteciliği yapan arkadaşlarımızın da videolu, sesli, mesajlı görüşmesi varmı yokmu onuda göreceğiz. Abi, Dayı, Baba, Reis veya Başkan diyerek kendine alan açanlar, önümüzdeki günlerde fotoğrafmı siler, rehbermi değiştirir yoksa memleketmi değiştirirler Vallahi merak ediyorum. Yerel basında ekmeğini helal kazanan, işine bakan ve sadece gazetecilik yapan doğru, dürüst meslektaşlarıma lafım yok. İşleri güçleri rast gelsin ama köylü kurnazlığı ile milleti aldattığını zanneden o birkaç kişinin akibeti Hadi Abi gibi olması kaçınılmaz.
Haftaya görüşmek ümidiyle hoşçakalın…