Şahitlik ederek söylediğimiz kelimesinin birinci kelamı-sözü olan "Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim."in hükmünün kesin ve kuvvetli ispat edilmesi.
Kur'an'da "Bil ki Allah'tan başka ilah yoktur." Muhammed Suresi, 47:19 buyruluyor.
Kesin olarak bilmeliyiz ki, yaratılışın en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, Allah'a imandır.
Ve insanlığın en yüksek mertebesi (rütbesi) ve beşeriyetin (insanlığın) en büyük makamı, Allah'a iman içindeki marifetullah (Allah'ı tanıma)'dır.
Cinler ve insanların en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah (Allah'ı tanıma) içindeki muhabbetullah (Allah sevgisi)'dir. Ve insan ruhu için en saf sevinç ve insan kalbi için en temiz sevinç, o muhabbetullah (Allah sevgisi) içindeki ruhen alınan lezzettir.
Evet, bütün hakikî saadet ve hâlis sevinç ve şirin nimet ve sâfi lezzet,
Elbette marifetullah (Allah'ı tanıma) ve muhabbetullahtadır. (Allah sevgisindedir.) Onlar, onsuz olamaz.
Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, nurlara, sırlara, ya potansiyel olarak veya uygulamaya konulmuş olarak erişir.
Onu yani Allah'ı hakikî tanımayan, sevmeyen, sonsuz mutsuzluğa, elemlere (sıkıntılara) ve vehimlere manevi olarak ve maddi olarak müptela (bağımlı) olur.
Evet, şu perişan dünyada,
serseri insanlık içinde,
sonuçsuz bir hayatta,
sahipsiz, koruyucusuz bir surette,
aciz, zavallı bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder?
İşte bu serseri insanlık içinde,
bu perişan, fâni dünyada,
insan sahibini tanımazsa, sahibini bulmazsa, ne kadar çaresiz şaşkın olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa, mâlikini (sahibini) tanısa, o vakit rahmetine sığınır, kudretine dayanır. O ürkütücü yer olan dünya, bir gezinti yerine döner ve bir ticaret yeri olur.
Yani ahirete lazım olan şeyler bu dünyada tedarik edilir, sağlanır.
Ahirete eli boş gitmeyiz.